2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
892
Okunma
Sonsuz bir boşluğun, bitmez tükenmez yolculuğunda,
kaybolup gittiğimi görüyorum.
Acımasızca dönen, şu yuvarlak yer’in üzeride,
gözle görünmeyen bir varlığım aslında.
Korkunç bir uçurumun kenarında duran çalının,
rüzgardan titreyen yaprağıyım belkide.
Uğultulu kalabalığın, gizemli sessizliğine hapsolmuşum.
Arıyorum! bütün dünyayı kıvrandıran acının bulunmamış çaresini.
Şu içinde durduğum çelikten kabuğu,
parçalarcasına kırmak istiyorum.
Gözümün önünde duran o sinsi perdeyi
yırtıp atmak istiyorum.
Bağıra bağıra söylemek istiyorum düşündüklerimi,
yasaksız,kuralsız,günahsız bir dünyada.
Üç yaşında bir çocuk gibi, özgürce
sormak istiyorum aklımdaki bütün soruları.
Paldır küldür gürültülü insan topluluklarının,
bir anda o soğuk ve ürkütücü sessizliğe
bürünmesidir gerçek olan biliyorum.
Bütün bunları anlatan,
cıvıl cıvıl güneşli günlerle,gecenin
en karanlık saatleri arasında kalan,
o ince çizgidir aslında.
Yada asırlık bir çınarın üzerindeki,
yemyeşil yaprağının
iki gün içinde kuruyup süzülerek
düşmesidir yere.
Kendimi çok güçlü hissettiğim anlarda,
sımsıkı sarılıyorum, hayatın yemyeşil dallarına.
Ama yinede kopuyor dallar elimde, kırılıyor.
Bir anda milyonlarca yıldır dönen dünya duruyor,
bir anda o korkuyla beklenen kıyamet kopuyor.
Eskiyor bir anda en yeni halim bile...
Orhan Karartı