1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1209
Okunma
kırılıyor yokluğun kapısında dermanım
eşikten içeriye varıncaya kadar
dizlerimin bağı çözülüyor
yok, aslında şikayetim olmayışından değil
ben hep yokluk kapısında
senle, seninleyim ama
ne bileyim işte
hasta de
naz de
maşuk cilvesi de
ne dersen de
kaç zamandır
sofraya kıvrılıp oturuşlarım yok
ne uyuduğum saatler belli
ne uyanık kaldığım dakkikalar
kimi zaman bir fincan devrilişinde
anlık uykuya dalmalardan ani sıçrayışlar
kimi zaman bir bardakla gözlerimin uzaklara takılışında
bir defa yudumlanmış soğuk çaylar
ne bileyim işte
garip de
aşık de
şaşkın de
ne dersen de
bunca zaman oldu
ne okuduğum belli
ne yazdığım
aydınlık günün her açtığım saifasını
okurum baştan sona
ne noktası vardır
ne sorusu
ezberimde olan ama adı sanı bilinmeyen bir kitap
karanlık gecede kalem ile açtığım aydınlık kağıda
yazarım baştan sona
ne satırı vardır
ne satır başı
bakışlarımda olan iki üç damla şiirle bir başlık
ne bileyim işte
deli de
abdal de
ne dersen de
şimdi mi
üşüyorum yokluğun kapısında dermansız
varlığın muhakemesinde
olmayan bir savunuşla
belkide hiç okunmayacak fermanlar dürüyorum
var olan ama hiç olmayacak olana
ne bileyim işte
ister var olan nasıl olmaz olur de
istersen olmasaydı var olmazdı de
ne dersen de
selma koç
5.0
100% (2)