16
Yorum
33
Beğeni
0,0
Puan
2228
Okunma

güneş tektir, her yere eşit mesafeden gülümsemez
oysa dünya tek değil çeşit çeşittir, her bedende farklı can bulduğu gibi…
tanrı hep vardı
oradan bizi izlerdi
…..
gizemli hayatların masalı bu
fogo adalarının dudak uçuğunda
terk edilmiş rengi uçmuş evlerin
kırık camlarından haykıran açlık
soğuk -ölüm –yalnızlık
üçlüsü…
uzak diyarların
şımartılmış kentlerinde güneş
selam vermez hiç buralara
karanlık soğuğu, soğuk sefaleti besler
diğer insanlar gibi kaçmalıydı belki
hırçın dalgaların keskin ucundan
kimileri gider
kimileri kalır-dı
kör bir bağlılık geçmişe
çelişkiler yumağını sarar benliğe
kıvrandıkça acıdan, su çeker vefaya
soğuk ve yoksulluk işlemez kemikten bedene
kaçmak istedikçe çivilenir ayak
buzdan kulelere
ölüm bile kıymet vermez
sürünen bedenlere, sürüklenen hayallere
tahta masanın başucunda bekleyen
sıcak bir şarabın rengidir özlem
her gün azar azar silinse de
gözyuvalarından
yalnızlık
her şeyle beraberdir
yumru tepecik de gövdesi buz tutmuş çam
silinmiş ayak izlerine ev sahipliği yapan buzdan çadır
yıllardır aynı çöp kutusunda atılmayı bekleyen
boş konserve kutusu gibi
değerlidir
küçük lambanın isi
sevilen bir şarkının dilden çağlayan nakaratı kadar
güzel hatıraları çağrıştırır
mesela bolluğu… neşeyi
eş ve ahbapların kurulduğu küçük ziyafet masalarını
ah! o yıllar…
şimdi
sadece yollar var
baktıkça önce genişleyen, sonra uzadıkça küçülen
unutulmuş limana gelmeyen yolcular
ya da hayalet gemiler
insan
konuşmadıkça düşüncelerini büyütür
tek bir çekirdeğin kök salması toprağa
ve kuşların çığıltısı gibi
devleşen dallar da
……
onlar
biliyor
melekler çürüyen patatesleri kutsadıkça…
tanrı orada
ölümse bir gün gelir…
ayşe uçar
28-09-2013