4
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
2013
Okunma

/Bin gerçeği örter de bir yalan
En gerçeği neden kabullenmiyor insan/
Soldu yüreğimde boy veren karanfil
Sustu gözlerin
Gözlerinki Yusuf kuyusu
Müebbet karanlık
Ve ötesi ölüm, ötesi kan uykusu ,ötesi soğuk
Zifir gecelere gebe gönlüm
Katıksız acılara
Sonu olmayan sevdalara
Sonum olan yalnızlıklara
Dur be adam dur be gönlüm
Şımartma sancıları gülmesin yüzü
Aştık yüceleri de geçemedik düzü
Kalakaldım mahpus damlarında Yusuf misali
Yırttı Züleyha’m sırtımdaki ateşten gömleği
Gülistana köz düştü bülbüle figan
Ardına göz yumdu giderken karanfil
Bir şeytani nefes çekti içine
Gözlerine yürüdü kan
Tükürdü toprağıma lanetini
Aşk ülkesi sefil aşıklar perişan
Batmayan güneşken
Yoksun şimdi
Yokluğuna nasıl dayansın bu can
Yad ellerde solacaksın ey karanfil
Belki bir ulu dağ başı
Kim bilir neşeli bir sahil
Mezarın olacak
Hayat verirken bu semanın adamlarına
Secde eder gibi inanmıştım
Dudaklarından dökülen yapmacık çiçeklere
Geceden kopan yalancı şafakmışsın
Aşk postuna bürünmüş
Masum küçücük bir yalanmışsın
Solmadan yürü gönlüme efsunlu karanfil
Eylül sarmadan yapraklarını
Düş yüreğimdeki berrak suya
Keskin çeliğe dayanır da suratsız kaya
Dayanır mı aşka aşkla koşan bu İsmail
5.0
100% (8)