Yollara benziyor anılar
Yürüdükçe bitmeyen
Yoruldukça uzayan
Elde değil çaresiz, dalıp dalıp gitmemek
Ram olurduk rüzgarına o aşkın
Ne tuhaf
Durmadan çoğalırdı
yıldızlar
Değdikçe ellerimiz gökyüzüne
Yeşil
yağmurlar yağardı
Kırmızı renkli şehirlere
Düş tarlasıydı sokaklar
Hangi duraklar
aşk ‘ tı, hangi meydanlar isyan
Ne çok şey anlatırdık birbirimize
Sessiz sedasız.
Öfkelerimiz bile şiirdi
Çıldırırdık şairin bir dizesiyle
Afrika’daydık kimi
zaman Kimi
zaman Asya’da
Kardeş kapısıydı Filistin toprakları
Ah, bir demet menekşe sunamadık
Madrid direnişçilerine
Afişlere asardık vurulan düşlerimizi.
Pusuya yatıp ay aydınlığında
Ezberlerdik
çiçek adlarını bir bir
Yeşillenirdi kurşun hareli gözlerimizde
Ölüme bitişikti delikanlı ömrümüz
Yalandı kelebek kanatlarında dolunay
Düşler
yalandı
Panzer ve paletti hayat
Niçindi bilmiyorum ölürken
gülüşümüz
Böylesine iç içe olmamıştı hiç
Ölümle yaşam
Böylesine tutunmamıştı acı
Zamanın ağlarına
Küskün uçsa kırlangıç
Bilirdik ki
ölüm var
Mevsimsiz bir
gül açsa
Ötelerde bir yerde
Yıldızlar sevişiyor derdik
Gökyüzünün koynunda
Evrenin şövalyesiydik aygarlı
gecelerde
Bin yaşında
çocuktuk, yirmisine basmadan.
Merhaba
Aşkını yitiren sokaklar
Merhaba
Derin kederlere sığınan şair
Sedasız yaşandı, salasız ölünecektir.
Mağlup ve mahsundur hayat.