kutsal kent hikâyeleri yazılmaz öyle ha demeyle
olur mu hiç Mişon
rantsız bir zekâyla hele
tüm ormanı yakamazsın bir kerede!
her okuyan sahiplenmeli diye!
inanmak çocuk işidir
inandırmak gerekir popüliteyi hayli
ve zaman ister her gebelik
ya tecâvüz olmalı, ya çocuk bir yerinde!




ne güzel anlatır katliamları
zorâki sevdirir sana
masabaşı antik coğrafya kitapları yazarları
katıla katıla katılır okurken kendi çocukları
kahpe bir rugby topudur dünya
ve üç ateş hakkın vardır
sürekli üç koyunun bir adam etmediği
yöne doğru oynanır hep
"bir koyup üç almanın "
üç ihlâs bir fatiha bilindiği
amma meraklısın be çocuk
kendi kendini katletmenin müslümancasıdır
sabretmek dedikleri!



hep alkolsüz düşünce savlarıyla yıkarken
en çok da onlar sürer rus ruletine çocuklarını
fikirsiz zikirden çıkar umarlar habire
ve çok yakın durur Tanrı onlara
korkmayın sizinleyim
boyayın cenneti bildiğinizce
ette yanar nasılsa kemikte!

...

çürürken dalgın dudaklarda sâkin dalga beklentisi
ve vicdan
ve insan sesi
yığın yığın terbiyeli çocuklar
tepeleme misket yığınları gibi
yanyana oynuyorlar öyle!
kavgasız, gürültüsüz, çıt yok!
uyuyorlar melek gibi!
tepesinden boğulmuş sanki kakhahaları
kururken damaklarda insanlık treni / kunut
hep başkası ölen aşk ezberi umut!


ve siz
şecaat sofralarında
bebelerine zorâki lokma telâşıyla
kendi -oh olsun- doğrularını
başka cesetlerle gömen
at gözlüklü insanlar topluluğu
insanlık ve umut çöplüğü
silkinin insanlıktan
ri(ü)yâdan kurtulun


atın gözlükleri ve unutun!



Tanrı sizinle nasılsa

Tanrı sizin nasılsa

Tanrı sizi nasılsa

Tanrı siz nasılsa!..




ToprağınSesi



.