3
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1100
Okunma

(esma...esmer nefesiyle zühre yıldızını koklardı...
kıyısından seyrederdim o’nu...bir gün bana sordu...yıldızlar şarkı söyler mi diye...söyler dedim...
sönerek söylediklerini... neden sonra...o içli çalan kemancılardan öğrendim...)
gözlerime saplanıp duruyor sevdiğin şarkılar esma
keman tellerine sızıp yüzümü resminle yıkıyorum
olur değil olmaz bir çıkmazım artık tüm sokaklara
göğsüme vurulup düşecek kentler çiziyorum...
esmanın elleri ıslak pamuklara benzerdi
saçlarını ay ışığı buğusuyla yıkar
dağ rüzgarlarıyla tarayıp bayırlarda sekerdi
kasıklarında doğmamış hicranları
yüreğinde asılı el aynasından bile gizlerdi
oy ben devrileydim neşterler kırılsaydı bileklerimde
esma affet beni seyyahım artık her dem azrailin peşine...
köprülerden...sahillerden...caddelerden geçiyorum
sarhoşlara seni soruyorum sokak lambalarına gölgeni
rüzgar değil kudurmuş köpekler ısırıyor ağzımı
geçmişimden sonra geleceğime de sinkaf çekiyorum
boyumu posumu devirecek bir belayım kaldırımlarda
sen benim bu halimi hiç görmedin avundum bak şimdi esma...
ne yana dökülürüm kanım böyle soğumuşken kendime
ve ne yandan çıkıp gelir seni bana anlatan ahu zar bir beste
vitrinler ışıl ışıl şangır şungur bir mülteciyim oysa camlarda
bir kent ölüsü kokuyor nefesim abartım varsa şair olayım
ben sensiz mahşerde kalmış efkarıma da isli bir dumanım...
tren raylarına tutunup yürüyorum esma
ezan seslerinde düşüyorum avlulara
martılar aç olsaydın dinle derdin dinle
başını yaslayıp kıyılara hikayelerini derlerdin
sana hep bir hüznü anlatırdı onlar
şimdi bu martılar var ya bu martılar
yüzüme bir bilsen nasıl da ana avrat sövüyorlar...
işte her şafak böyle ceketim gibi üşüyorum esma
yoksul evlerin duvarları gibi dökülüyorum kendi harcıma
faili meçhul bir yaşamı bana ödünç bırakıp gittin
bundan böyle sesimi
ayalarıma düşen karlar
adımı ardıma düşen namlular silsin...
Mert Metin
5.0
100% (6)