1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1100
Okunma
Yüz farklı renk vardı bugün ;
"gökyüzüne asılı"
yüz farklı renk..
mermer kadar güzel,
damarlı bir yüzeyde,
damlalar haline gelen ve
yeryüzüne, kara çiçeğin ölümünü getiren
işte bu, yüz farklı renk hakimdi bugün...
..ve o damlalar üzerinde;
inşa edilirken gökyüzü
henüz gözükmemişti küçük kız,
gözükmemişti ve
düşmemişti yansıması suya,
..ve ne mümkündü bir güzel yüz daha görmek o suda..
Hayat iz bulurken gizemli bir toprakta,
yoktu rüzgarın bundan bir haberi
ıslık çalan
bir varlık;
in midir yoksa cin mi;
bilinmez lakin
vardır kocaman elleri
ve bir gariptir, bilinir halleri,
her geçitin altında saklıdır bir sihri
işte o sihir beklesin hele bir,
kara bir çiçeğin lanetine uğrayan da,
kapkara bir yılana sarılan da,
yok olup giden de dahildir mutlaka
marifetli bir dünyaya, bu oyundaki..
Sabah,
göğüs kafesine ilk uyanışını saklarken
içimdeki varlık
bir çiçek gibi sessizce şımarıp
toprağına konana dek,
rüzgarı ile sevişecekti hayatının,
ve ona yön veren güç,
çiçeğe, konacağı yeri göstermeden önce,
tohum olmanın hafifliğini de hissedecekti,
bir cinin bohçasında
yok olup gidebileceğini de..
Yüz farklı renk vardı bugün,
hepsi de havada,
hepsi de mutluluk içinde yüzmekteydi;
kara çiçeğin ölümü;
renklerin gelip,
kara yapraklarına
konmasıyla başladı,
bir konuş ki o
güneşi bile geride bıraktı
böylece gölgeler kalktı
gerçekler su yüzüne çıktı;
siyah
maviye,
mavi
sarıya,
sarı
yeşile ve sonunda da
kırmızıya..
renklerin gerçekliğinde
gerçekti çiçeklerin
toprağa dönüşleri,
bir şair daha ayrılırken toprağından
bir bohça şimdi; gökkuşağının altında
geride ise dev düğümler;
yutkundukça acıtan,
hayatı zorlaştıran,
işte bu düğümlerdir
şairin boğazında..