1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1163
Okunma

tok yatan şaşın eline
su verdi güçsüzlük
doğada benliğine kapılan gıda
susarken ölüme yenilmiş an’larıyla
çığlıkta sessiz imgeler türerken
yüksekten uçana gölge düşer mi?
mili sıkışırken geri cekilen
bedevi bir yığın otlatır dilinde
samanı saman yapan haziran
yağmurda ıslanmayan
buzu çürütür
ne istediğini bilmeyen
kar’tonda sıkışır
üşürken veli kudretinde
mecnun leylasız
züleyha yusufsuz korunmaz ki
ihanete boğulan ellerde
allah’ı unutur her çift
çift taraflı darbeyle
ki o zaman karpuzun dilimlerinde
unutulur sevgi tanecikleri
elin gözlerinde
boğulurken
bağlanan yürekler
oturan dibinde
sade örümcek ağı
kahkaha dilinde mırzak
mendili atarken allaya
zorluk aşılır ufuk A’yla
dağı aşan geriye döndükçe
yalanı incitir
sanat mı?
biraz cekingen
nizama gösterge üreten
cebirin kadınımsı kokularını
korkuya uzatarak
boy gösterir kopan mermiye
ceketi yüzde saklayan arayış ister
her arayış alçaktır
bedene giydirilemeyen
cesaret katıldır
atılmayı bilmeyen saklanmayı da bilmez
bu yüzden her şiirin
bir fıkrası bir de fıkrası vardır...
satmadan hiçbir harfi
mak’ı gizli bırak yüklemlerin
kesen gözdedir
mutluluğu yaldızlatır yüzün sandığında
duvara dayanmış sura
güce akan hacim gerek
bini bindirmeden beyazına
kefeni giymeden ölüme müjde gerek
sönmeden hicbir yasam sevinci
cile ceken ferahlıktan
yol sunmak
doğan bebeğe yol acmak gerek
5.0
100% (1)