10
Yorum
26
Beğeni
5,0
Puan
1510
Okunma
Hep merhaba diye başladık
Merhaba dediler el uzatarak
Perdeler
Yollar
Avlular çiçeklendi
Bir sokak aralığında çocuk gürültüsü
Gölgeleri neşeli ışıklar.
Sonra
Bir şey uyandırdı bizi, bir şeylere bakar gibiydik
Gidenlerin gözlerini görelim diye;
Yaban bir orman
Aniden sular ayrılıverir
Kökler başka yerlerde
Yarı sağır bir gece
Çıplaklığından düşmüş
Yollar yolları böler
Bir kuş düşer ağaçtan
Dar zamanların mavi yelkeni sanki
Çatı altında ölü güneş kelebeği
Her taş ruhu çatlayan tohum
Yollar taşların, her taş gök ile toprak arası
Köklere sinmiş kül kokusunda
Alıp bir nefesi çeker gibi
Tepside ekşi yemek
Siyah çekirdeklere bakarak
Bildik mi boşlukların nasıl çoğaldığını
Kanatları yağmur kokan pamuk iplikler.
Hala buradayız, belki de değil
Susamış yüreğimizde biri bizi çağırır
Biz birilerine koşarız kumla oynaşıp, dağılarak kapanır gün
Adamlar, kadınlar
Çöl sessizliği
Müzik usulca kendi notasında uyur
Hangi zaman rengini hatırlar ki mermer uyuşmasına
Kıyıda, köşede bilmem kaçıncı küskün atlar
Sarı yelelerini kuşanmış
Bir bayram havası değil
Hiç değil
Eğilip odanın içine
Uykumda bana bir kuşu armağan ettiler
Uyandığımda avluda taşlar vardı.
Aysu
5.0
100% (25)