1
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
1120
Okunma

Fazla konuşmayacağım
parmaklarım etinin mavisine sığındı bir kuş gibi
kakao renkli irkilmiş memelerinin sınırında bir çocukken daha
unutmayı denemiştim büyümeyi Afrikalı bir köle gibi
derenin yanında timsahlar yoktu belki
belki de tek atarlı tahta tüfekle de dönemedim sana
hiçbir savaş bitmemişti
lunaparkta kırmızı marlboro paketleri
kasnakçının çırağı olmaya yemin eder gibi
sevmeye yemin etmiştim sadece seni
emperyalist bir evlilik yapana dek sevmiştim seni
etrafında mahallenin bıçkın ve çapkın delikanlıları
volta atardı , yine de severdim
ben hep uzakta bekleyen
mahallenin suskun çocuğuydum, seviyordum bu piçliği
bir süs köpeğinin çişi gelsin diye bu kadar dua eder mi insan
aşk o duaları ettiriyordu işte adama
o köpeğin ne zaman çişi gelse,
ben hep seninle merhabalaşırdım sokakta
birinin ölmesine üzülmeyi
ilk defa sen köpeğini kaybedince öğrenmiştim
senden sonra
mahallenin bütün güzel kızlarıyla çıktım
senden sonra mahallenin bütün kızlarıyla
arkadaşlarım da çıktı
arkadaşlarım dediğime bakma felsefesiz asalaklara
onlar hep birilerinin elinden çikolatayı almayı öğrenmişler
birilerine yancı olarak yaşamayı
senin şu kapitalist yaşam biçimi düşkünlüğün
o süslü annenin öğretisiydi biliyorum
o yüzden kızmıyorum sana
Fazla konuşmayacağım
on beş yıl sonra boynuna saplanmıştı dudaklarım bir kere
ve o vedada buluşmuştu avuçlarım ince belinle
çocukluğuma sığınmıştım tekrardan
tekrardan
etinin ılık afrodizyak meltem sessizliğiyle
o köşede bekleyen çocuğa el sallıyordum
birbirimizi uğurluyorduk
birbirimizi özgür bırakmanın hüzünlü vedasında
sevişir gibi
tüm hazları, tüm hüzünleri sakız gibi çiğneyen
masumiyetini yitirmiş yıkık bir şehirdik seninle
her zaman ki gibi yine Amerika suçluydu …
.
5.0
100% (8)