8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1335
Okunma

Söğüt’ten uzanır iklim Edirne’ye
Topkapı’dan salınır Dolmabahçe’ye
Yıldız sarayında uçuşur
Beethoven’den sonatlar.
Parmakları dolaşır şehzadenin
Ağır Fransız kumaşı sallanır
Ahenginde müziğin
İthal piyano başında
Divan-ı Hümayun masada
Narin parmakları gezinir Evladı-ı Fatihan’ın
Tuşları sineme batar .
Boğaz’da çarpar yüreğime sert rüzgarlar
İçimde dalgalanır hüzün
Bir karıncalanma kılcal damarımda
İstanbul’da bahriyeli İngiliz askerleri
Yunan İzmir’de dağılır salyası
Doğuda Yecüc ve Mecücler
Güneyde Fransız ve İtalyan süngüleri
Harem-i ismetine yolculuk başlar
Yollar sineme batar.
Kurtuluşu yazan kalem neylesin
Efsane doludur bu kısım
Kadının çocuk çıplak, sırtında
Mermi sarılı battaniye
Nemlenmesin diye umutlar
Sakarya ,Kocatepe’de dualar
Sarışın ,mavi gözlü dev
Daha nice büyük adamlar.
Türküsünü yazmakta
Ölümüne gecelerin şafağında
Zaferle bitecek destanın
Kürsüde hitabını dillendirir
Onuncu yılında cumhuriyetin
Sesi sineme batar.
Boynu bükük
Mazlum milletlere ışıktı aydınlığımız
Emperyalizme hem ilk, hem büyük
Dur demekti kararlılığımız.
Geldikleri gibi gittiler
Ön ayak oldu mücadelemiz.
Bir şahlandı
Yer gök şahit pir şahlandı
Kımızı zeminde beyaz
Yeniden özgür ay ve hilalimiz.
Eğimi sineme batar.
Niye ben değilim ilk üçte dünyada
Neyim eksik ?
Ne bulamadım aradım da ?
Adalet mi,sevgi mi,barış ve kardeşlik mi?
Akıl mı eksik ,bilim mi,toprak mı verimsiz
İnsan mı zayıf,kültür mü cılız
Ya da yönetenler mi beceriksiz
Daha bir sürü neden ,niçin zihnimde
Yetmez bana biçilen rol, ben bu muyum?
Soruları sineme batar.
Sinan YILMAZ