4
Yorum
20
Beğeni
0,0
Puan
1681
Okunma

...
nedir ki sizin için zavallı Rapunzel
uzattım gök kubbeden saçlarımı bıraktım ellerinize
siz hayata asılır gibi asılın
ben şiirlere
lunaparktayız şimdi
ellerimizde yıldızlardan birer halka
geçmişiz oyuncaklardan vakit, darağacında sarkaç
siz umarsızlığa savuruyorsunuz
ben resminize
yaşadıklarım geçiyor sırasıyla bir korku tünelinden
...büyülü bir göle masal üflüyoruz
ve siyah göç kuşlarının kanat çırpışları geçiyor aramızdan
...kaskatı kesiliyor gülüşmelerimiz
gümüş birer şövalye gibi kalbimizi koruyoruz
aynı hayalde boğulmaktan
gözleriniz şeker kavanozumdu
umutlarım eğreti tahta merdiven
uzun boylu bir çocuk olsam da
cüretimi aşamayacak kadar kısaydı kelimelerim
bu yüzden afili bir şiirim olmadı hiç
avuçlarım kirli sakalınızdan öteye tırmanamadı
hem zaten
kalbinizin trabzanları akışkan ve kaygandı
her dizüstü düşüşümde
sarı parkelere anlamsız mısralar kusuyordum
annemden önce kızıyordum kendime
şimdi öğrendim
yıldızların nasıl kaydığını ansızın
bir merdivenden yuvarlanır gibi
ve elleri nasıl yanar küçük bir kızın
göğün dudağına bastırınca
varsayalım
falanca bir gece adıydı sizi sevmem
ne önemi var ki
henüz sağlam prensipleriniz var
ve hala diliniz
bahanelerinize tav
sanki bilmiyormuşuz gibi
bir şiirin son paragrafında parmaklarım tarafından
zorla birbirimizden çekileceğimizi
dudaklarında kelepçeler
içinde olduğum(uz) bütün düş karelerinin
yamaladığım bulutların dikişleri sökük artık
mavi gökyüzüm kırık, çisil çisil düşkıran
biliyor musunuz bayım
"içine çekilir bir şiir ölmeden..."
de_soulmate