15
Yorum
22
Beğeni
5,0
Puan
1889
Okunma

Sarı siyah saçları vardı
Güneş yakmış yarsını
Telli duvaklı elbisesi
Teninin kokusu cennet gibi
Bir tatlı tebessümü vardı
Yanağında ki gamze gibi
Uyanır uyanmaz sarılırdı
Islatarak öperdi yanağımı
Uykumdan alıp götürürdü
Cennetin bir köşesine
Tahammülü olmazdı diğerinin
Sırnaşırdı oda onun gibi
İçten bir öpücük konardı yanağıma
Sıcaklığı değerdi yüreğime
Çatık kaşlı dik dururdu
Utanırdı kızlar gibi öpmeye
Koşarak sarılır dilinde hep aynı kelime
Ben bu evin erkeğiyim
Senden sonra ben varım
Hoyrattı duruşu
Gülmeyi pek beceremezdi
Babasından öğrenmişti
Edeplice gülmeyi
Sözler içinde
Sıcak bir yuva
Yani beş kişilik bir sofra
Altıncı kişi için her an vardı bir tabak
Bir gün tebessümler öldü yanakta
Gamzeler küstü hiç olmadılar
Sıcak yuva kışa döndü
Lokmalar boğazda düğümlendi
Sesiz gidişler nara ile
İsyanlar hep göklerde
Çare bulunmadı bu derde
Bir yalan rüzgarı savurdu bizi
Talan etti mutlu evimizi
Yıkıp savurdular her birimizi
Koşarak gelen oğul
Suskun hoyrat bakışlı
Kolların açık değil artık
Karşında duran babana
Yanağım ıslanmıyor artık
Sabah bana gelen kızlarımla
Öpücükler tat vermiyor
Yüreğime dokunmuyor
Acımı gizledim aha şurama...
5.0
100% (22)