0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
964
Okunma
Varlık zakkum ağacı, insansa bir sarmaşık
Nefis, salyangoz gibi, yapışmış kabuğuna
Bulanık gözlerinde, hakikat çok karmaşık
Akıl çoktan çekilmiş kemikten kovuğuna
Benliğin bâdesinden, içenler boş hayâle
Simsiyah hırkasını giydirmişler varlığın
Nûrefşân zerrelerde, sonsuz bir istihâle
Gün gelir gülzâr olur ıpıssız mezarlığın
Tam bir iskele gibi kurulunca kemikler
Uluhiyyet tahtında, görür kendini kibir
Birdenbire değişir yüzündeki mimikler
Yatağının başında alınca zaman tekbir
Beni korkuttun sanma hiçlik canavarıyla!
Onu, imanla çoktan geberttim, bu da leşi!
Herkes maddenin kulu iken bütün varıyla
Secdeye götüremez fâni dünya bu serkeşi
İlm u irfanla çıktım varlık mertebesini
Bedenimi atayım, köpekler parçalasın!
Ruhuma lahit kıldım hakikat Kabesini
Kalan kemiklerimi, Azrâil bohçalasın!
Gel! Girip bak odama! Ne var dünya namına?
Kitaplarımdan başka, ne görüyorsun? Susma!
Değer mi bunca zahmet, mahşerdeki gamına?
Nurdan bir zırhın varken aklın ardına pusma!
Varlık pranga, varlık, yorgun ruhuma zincir
Hatta doğdum doğalı, boynumda taşıyorum
Nur, cevherî çekirdek, hakikat tam bir incir
Vermeyin ekmek, su ben, onunla yaşıyorum
S / ÂYE(005) 21 Şubat 2013 / Eskişehir
5.0
100% (2)