5
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1205
Okunma
I
yanlış iliklenirse ceket
saklanan doğrular
gizlenemez yanlışları doğurur
“ceketin ilk düğmesi ters iliklendi”
sağduyu eski yazı bir not
belleğin arka cebine kondu
parmağı kırık sol el açıp okumayınca
öfke, dağda tetikte bekler kar tanesine
bir çığlık im gönderdi;
düşler, aşk ve umut
kardağın altında kaldı
ve çavur açamadı
kar tanesi sayısınca ferhat
kimimiz ceketin iliğiyle uğraştık
kimimiz düğmenin rengiyle
ve “surların gözcü deliklerinden bakılarak
cinsimiz tartışılıyordu”
.
.
.
.
ölüler cinsini tartışamıyor
ağzı toprak dolarken kulağı toprak
toprağın bıçağıyla sıyrılırken kemik
II
yadsıyış ın tırnağıyla açtığı tünelde yadsıyan da kalır
bir dile sokmak bile hak
birine sökülürken bile konuşmak yasak
bir ‘geçmiş’ şimdiki zaman gibi
bir ‘gelecek’ takvimden koparılmış yaprak
aynı evin bir bacasında kuşlar üşüyor
bir bacası hamam göbeğinden sıcak
bir bebek doğamaz cehenneme gömülür
birine doğar doğmaz öğretilir ‘uçmak’
birinin tabutu omuzlarda
birinin üstünde avını bitirmiş ayak
...
..
tünelde kalan tüneli bombalamaz çıkabilmek için
III
baş (a) kaldırı
ilk önce içindeki dağa çık
inişi orda sına
ilk kurşunu bilmezliğine sık
tam alnının ortasına
ilk önce kendi elini sık
iç savaşını kına
önce kendi bayrağını çek
bağımsızlık sayfasına
uzak geleceğe inandır
önce yakını çek safına
...
sonra kırılır zincir
asma köprü olur dağlara
baş döndürücü çıkışın
inişi boyun kırıcı
IV
şiddet şiddeti döller
doğurgan çirkef bir erkektir
ateşle yatar
yarasa yaratılışlı ama yumurtlar
biz ışığı kaçırdıkça üzerinden
o sırtını döner gündüze
ve ateşle kovalarken-
kovalanırken
gizlenir gecenin soğuk inine
döllenir
toprağı, taşıyla bellenir
suyu kan, ekmeği ölü candır
kalbi saatli bombadan
gözyaşı mermidendir
tapar kendi kendine
...
ağızlara dilsiz demir kapı kapanır
kaynar ete... ete kaynar paslı demir
vah ki eller, kol yapımı silah olur o zaman
uzanır gibi omacadan
ömer faruk hatipoğlu
(ateşi utandıran yangın, s.14-17 , 2006)