8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
4847
Okunma
şu geçen su hiçbir şeyi bilmiyor
taş tanık
toprak tanık bilmiyor
çağır umman’dan, önce gideni
hasankeyf’i anlatsın:
‘hüsn’ün nasıl kaçtı keyfi
‘hısn’ın
suyla yaşıt, sudan yaşlı taşların
uyumayışını dicle’nin yatağında
ya da kulağını daya kayaya
anlatsın nasıl oyulmuş
göçmen asurî kuşun tırnaklarıyla
kim keşfetti sert yüzlü taşın
özündeki yumuşak yanı
şu geçen su hiçbir şeyi bilmiyor
gidin, eyyubî cami giyinmiş
bizanslı kiliseye sorun
minaredeki yazı nece konuşur
anlamış mıdır düşen taşın ağıdını
çekik gözlü çığlıklar
ki hâlâ tırmalar kulakları
hasankeyf:
eski günler dengbeji
seni rüzgâr kazıdı silinmedin
yer salladı yıkılmadın
hasankeyf; eski günler sözcüsü
şimdi, doğduğundan beri yanından geçen su
çevirmediğin, taş atmaya kıyamadığın su
insan aklına uydu
göl olacak
altına alacakmış seni
yüzme bilmezsin ki
şu geçen su hiçbir şeyi bilmiyor
gitse koca bir deniz olacak
kalsa bir göl
doğurduğu çocuğu
basıp boğacak .
.
.
.
.
.
.
korkuyorlar taş yazılardan
biri kör göze gelir de açar diye
geçmişi okurken geleceği yazarken
arada yok olmaktan korkuyorlar
ömer faruk hatipoğlu
(AUY, y.sanat, 2006)