hasankeyfşu geçen su hiçbir şeyi bilmiyor taş tanık toprak tanık bilmiyor çağır umman’dan, önce gideni hasankeyf’i anlatsın: ‘hüsn’ün nasıl kaçtı keyfi ‘hısn’ın suyla yaşıt, sudan yaşlı taşların uyumayışını dicle’nin yatağında ya da kulağını daya kayaya anlatsın nasıl oyulmuş göçmen asurî kuşun tırnaklarıyla kim keşfetti sert yüzlü taşın özündeki yumuşak yanı şu geçen su hiçbir şeyi bilmiyor gidin, eyyubî cami giyinmiş bizanslı kiliseye sorun minaredeki yazı nece konuşur anlamış mıdır düşen taşın ağıdını çekik gözlü çığlıklar ki hâlâ tırmalar kulakları hasankeyf: eski günler dengbeji seni rüzgâr kazıdı silinmedin yer salladı yıkılmadın hasankeyf; eski günler sözcüsü şimdi, doğduğundan beri yanından geçen su çevirmediğin, taş atmaya kıyamadığın su insan aklına uydu göl olacak altına alacakmış seni yüzme bilmezsin ki şu geçen su hiçbir şeyi bilmiyor gitse koca bir deniz olacak kalsa bir göl doğurduğu çocuğu basıp boğacak . . . . . . . korkuyorlar taş yazılardan biri kör göze gelir de açar diye geçmişi okurken geleceği yazarken arada yok olmaktan korkuyorlar ömer faruk hatipoğlu (AUY, y.sanat, 2006) |
tesadüf dün slaytlarda izledim Hasankeyfi
ardında bu şiiri okudum
acı duydum bir kez daha
tarihini sularla bogan
geçmişini ve geleceğini karanlığa gömen zihniyet
....
yüreğinize sağlık