1
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
897
Okunma

Bu şiirimi yine yıllar evvel acıklı bir olay üzerine duygulanıp yazdığım şu anda bile hatırlayıp okuduğumda
tüylerimi diken diken yapan ve içimi acıtan bir anı.gözlerim doluyor.
İki genç sevmişlerdi birbirini mecnun gibi
Yeminler etmişlerdi hiç ayrılmayacaklarına
Tarafları razı gelmişlerdi evlenmelerine
Düğün için hazırlık yapılıyordu neşe ve sevinçle
Beyaz gelinlik dikilmiş damatlık alınmıştı
Nikah masasına oturmuş resmen evlenmişlerdi
Hayallerindeki o muhteşem düğün töreni yapılırken
Kararı verdi iki sevenin dünyası birden
Çıka gelmişti zalimin biri silahı elinde
Ateşledi silahı gelin açı bir haykırışla düştü yere
Beyaz gelinliği al kanlara boyandı çaresizdi herkes
Damat sarıldı hülyasına Allah’ım bağışla diye
Hülyanın gözleri sönmüş bakıyordu umutsuzca etrafa
Yalvarıyordu alisine sen mutlu ol sakın üzülme diye
Alisine son sözleri kollarında öleyim beni bırakma diye
Zalim ayırdı bizi sen mutlu ol rahat edeyim ahrette
Ali Kah beler diye haykırıyordu yüreğinin derinliğinden
O zaman ali ide vurdular kahbece hiç acımadan
Sarılmış hülyasına yatıyordu iki Side al kanlar içinde
Azrail iki seveni de aldı o kara düğünde
Kader ölümde de ayırmadı iki sevgiliyi
Yazıları yaşamakta değil ölmekteymiş kaderleri
Sevenlerin kabirleri yan yana kazıldı ağıtlar yakıldı
Gelinliği ve damatlığı Üzerlerine serildi
Herkesin gözleri yaşlı yaslar içinde koydular kabirlerine
Yazdılar kabir taşlarına aşk hikayelerinin en güzelini
Gelen gecen okuyor dilden dile dolanır efsaneleri
Bilirler Ali ile Hülyanın acı dramını yaşatırlar köylerinde
Aşık Vasıf’ın da yanı yor yüreği bu büyük aşkın dramına
Acımasız insanlar korkmazlar ki bizleri yaratan Allah’tan
Ey büyük Allah’ım sabırlar ver sen Aşıkların yakınlarına
Allah’ım ne olur ayırma sevenleri yaşarken dünyada ve ahirette
VASIF TEMEL ÇOBANOĞLU
20.11.1982 CUMARTESİ yaz dağım gün