0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1474
Okunma

Karın esir aldığı bir beyaz kent var bu diyarda
O kefeni andıran çadırlar da neyin nesi
Yetmiyormuş gibi kar da arttırıyor etkisini
Çadırların içinden hıçkırık sesleri duyuyorum
Dışarıda ise kışın ilk karını selamlayan çocuklar
Kar gibi tertemiz yürekleri, aldırmıyor bile çadırdan gelen sesleri
Onlar yalnızca karın büyüsüne aldanmış bir kar perisi
Küçük yürekleri soğuk bir kara bile teslim ediyor kendini
Çehrelerinden okunuyor her şey onlar bir hüznün esiri
Kışa inat giyinmişler pardesülerini, biz çocuğuz bilmeyiz hüzün diyor çehreleri
Belki de saklanmıştır o hüzün kalplerinin bir köşesinde
Ama onlar, kara kapılmış periler bu acıyı belli ettirmezler
Açmış kollarını büyük bir umutla, yalvarıyor belki de rabbine
Ey rabbim, kurtar karın altında kalmış küçük umutlarımızı
Ey rabbim, şu beyazımsı siyah tablo da nedir böyle
Saflığı temsil eden beyaz, karartıyor içimi nedense
Herkes siyah maske takmış yüzüne
Bütün beyazlığına inat olsa gerek kışın
Çadırların yanında duran leğenler de neyin nesi
Belki de bu çaresizliğin ve yokluğun sesi
Çadırların halatları güçlükle tutunuyor toprağa
Şu beyazımsı örtü hayat veriyor canlara
Kanatları altına almış, bir bez parçası yaşamı
Sarmalıyor tüm gücüyle Kızılay ışığında
Karı gören herkes terk etmiş çadırları
Belki bir rahmet yağar üstümüze diye
Buruk bir tebessüm yayılıyor o korkak gözlerde
Belki birazdan bir güneş doğar diye
Yazdan kalmış yeşil çimler son kez gülümsüyor bahara
Son kez el sallıyorlar konuk ettikleri çadırlara
Daha fazla dayanamıyor kar, çeviriyor yeşili beyaza
Küçük kalplerdeki sıcaklık dönüşüyor ayaza
Bir hüzün tablosu beliriyor karşımda
Kalemim de küstü artık konuşmuyor kağıtla
Anlatılmıyor içimdeki hüzün seli ağıtla
Hiçbir zaman ümit kesme, dile gönülden Allah’a
Van depremi anısına...