6
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
818
Okunma
En büyük hasret bile yol alırken vuslata
Adının ilk harfiymiş en büyük günâh hata
Unutsun dudaklarım adını söylemeyi
Unutayım kendimi avutup eylemeyi
…
Gözleri güz yağmuru olan ihtiyarlara
Yâr dedim benzettiler dağlardaki karlara
Kimi rüzgârlar buza çevirirmiş ereği
Kimisi gece gündüz kavururmuş yüreği
Güzün bir başka dertmiş gülden gül ayıklamak
Adının her harfini susarak sayıklamak
Dört kapı kırk makamdan geriye dönerlermiş
Bilen susar da câhil artık bunadı dermiş
Yalanmış evlat diyor aşktan yana bir dede
Kırışmış alnındaki çizgiler her secdede
Huysuzluğum yârdandır umursamazlığım da
Hayaline nazımdır şu yaramazlığım da
Dermanım çocuklaşmak ben bir kocamış aşık
Kimi zaman küfrettim tövbe ile karışık
Ömür dediğin oyun kuralı muralı yok
Söylenen her türküye her şarkıya karnım tok
Doğum günün diyorlar bayram seyran diyorlar
Mum takıp pastalara bilmem ne halt yiyorlar
Huzurevinde zindan dünyada yok özgürlük
Mezarlıklar her aşka yâr olmuş bir ömürlük
Git evlat yalnız bırak delirmek istiyorum
Allah diye yârime yalvarmak istiyorum
Ezan mı bu okunan akşam mı oldu yine
Gidip abdest alayım yine darlandı sine
…
Ben de seni beklerken dağlardaki karlara
Benzetir miyim seni vefâsız rüzgârlara
İmanımdan geçerek iner miyim secdeye
Yenilir miyim aşka kalpteki debdebeye
Akıbetim kaderi değiştirebilir mi
Kırk birinci makama eriştirebilir mi
Hasreti vuslat sayıp encamını göreyim
Çık artık şu kalbimden Allah’a yer vereyim
Nasuh gibi tövbeyi nakşedip gözyaşıma
Halkın içinde Hakk’la kalayım tek başıma
5.0
100% (7)