huy edinmişti zaten bunu

doldurup doldurup silkiveriyordu
gündüzün geceye nazıydı bu belki
yorgun ruhların üzerine çığ gibi
çökerken buz gibi
yorgunluğun üşümüşlüğü

tirtir titrerken
minicik kanatlarıyla güneşte ısınmaya çalışan
yağmurda ıslanmış minicik bir serçe misali
gelincik yaprağı gibi nazenin yürekler

akıtırken zehrini gözlerden sağanak sağanak
gecenin kaosuyla kıvranır bedenler

eteğini boşaltır gündüz
gecenin üzerine devir daim bu her gece her gece

aç gözlerini gece
yorgan gibi ört üzerime kendini

gündüz dünde kaldı sen yelken açmalısın
umut dolu ufuklara

korunak olmalısın tüm korkularıma
dinlenmeliyim şefkatli kollarında

yarına dingin çıkmam için uyutmalısın beni ninnilerle

ana merhametiyle öpmelisin gözlerimden
tüm kederimi söküp almalısın yüreğimden

sabah güneşiyle yarışmalı gülücük saçan dudaklarım

yıldızlar yakamozlarla yarışmalı gözbebeklerimde

çakmak çakmak çakmalı bakışlarım

gündüzü dünde bırakmalı
yarına umutla çıkmalı
haykırmalı avazım kahkahalar eşliğinde

’’ hey ömür kısa ’’

’’ bırak dünü dünde kalsın ... ’’

’’ anı yaşa ! ’’

’’ anı yaşa ’’



titrerken
ısınmaya çalışan
ıslak bir serçe misali
gelincik yaprağı
nazenin
üşümüş yürekler

kanat çırpar iman kafeste
beklenir
kulaklar o seste

ay hazırdır
nöbeti devretmeye
güneşe

edi ile büdü
düşerler yola usulca
ay ve yıldızlar kolkola
pür neşe

dilde tekrarlanırken

Allah büyüktür
Allah büyüktür
haydi duaya
haydi kurtuluşa

vuslata talip tin
her sabah
bekler hevesle

dinle bak
işte o ulvi beste
gök kubbe yankılanır
o davudi sesle

bekler seni seccaden öpmek için alnından
akar nedamet içinde yaşlar
göz pınarlarından

mana denizine dalmak
ve ihlas rengine boyanmak
elif olmak seccadenin üzerinde
huşu ile
masmavi semalarda dolaşmak
iman kuşu ile

aç pencerini girsin sabah yeli
izin ver pencereden
dolsun odana dua seli

ömür henüz doldurmamış
heybesini
hayat devam ediyor

güneş aldı nöbeti
arzı endam ediyor