5
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
2454
Okunma
Bir aşk zelzelesinde yıkılıp parçalandım
Hayat son nefesinin girdabında küçüğüm
Çözülüyorsun benden, bedenimde akan ter gibi
Ben ateş olup yandıkça, sen duman olup kopuyorsun
Kulluk hakkımla sevdim seni
Kocaman kalbim yetim kaldı
Solgun bakışlarım uzağına düştü
Aramızda sonsuzluğa uzanan bir karanlık…
Ay solgun yüzüyle zifiri karanlığı yara, yara akıyor
Ay buruşmuş bir kâğıt gibi duruyor gecede
Bende nefes, nefes ölüyorsun küçüğüm
Sonbaharda bir ağaç gibi umutlarım tek, tek dökülüyor
Yoruldum, yaşamın son nefesinde gibiyim
Ya sonuma, ya da sonsuzluğuna yürüyorum
Gel de yüreğimdeki aynada gör kendini
Bildiğin aynalara benzemiyor
Bildiğin yaralar gibi kanamıyor
Bir aşk depreminde yıkıldım, viraneyim küçüğüm
Kalbimde senin üzerine karlar yağıyor
Yinede beyaz bir gelinlik gibi karın toprağı örtüşünde
Açan kardelen gibi duruyorsun umutlarımın üzerinde
Rüzgârda boynu bükük, toprağın güneşe özlemi gibisin bende
Yetim bir çocuğun yüzündeki tebessüm gibisin bende
Bir annenin duasında, bir duanın özlemi gibisin bende...
Bir zaman tükenişinde yıkık, dökük, viraneyim
Her yeri dövülmüş bir memleket gibiyim
En güzel yolum sırat köprüsü kadar uzun ve ince
Bir başıma, bir yalnızlıkta, bir ateş içindeyim
Deli bir mavi gibi hırçın
Çamurdan kerpiç bir ev gibi yıkık
Gri tonlarda, yağmursuz bir bulut gibi kayarım bilmediğim uzaklara
Çok uzaklardan geç gelen yağmurlar gibiyiz küçüğüm
Benim gökten kopmuş gökyüzü mavisi gözlerim yok
Benim öpülesi aydan düşmüş buğday tenim yok
Başımda savrulan sonbahar sarısı saçlarım yok
Benim çiçekler baharında çiçek açmış baharlarım yok, aşklarım yok
Herkesin aşk ateşinde ısındığı gecelerde
Ben aşk için yanan o ateşim
Orak tutmaktan nasır tutmuş taş gibi ellerim
Ürkek bir geceden kopmuş kara gözlerimde kaybolursun
Zozan’da karlı dağlar gibiyim, üşürsün küçüğüm
Fırat gibi deli hırçın ve derin akarım, boğulursun küçüğüm
Cehennem misali yanan yüreğim var, yanarsın küçüğüm
Dicleyim ben, öfkeli sakinliğimde sessiz akarım ulu dağlar önünde
Ben aşkın bilmediğin yarısı
Toprakta doğrulmuş toprağım, toprak kokarım
Bastığın, çiğnediğin, bir verip beş aldığın toprağım
Umutları yakılmış, çıplak tepelerde toprağı kaymış
Kayalar üzerinde duran taşlar gibiyim
Çiçek açmaz fidan yetişmez
Hep yarınlardayım, hiç göremeyeceğin yarınlarda...
Gözlerinin içindeki yeşil baharların rengini ben anlatamam
Yağmur rengindeki gönlünde sussuzluğa yürüyemem
Yağmurların sussuzluğumu gidermez
Toprak beyaz bir kefen gibi örtülünce
Toprakta saklanmış baharım
Açığa çıkamam, açıkta solarım, solgunum küçüğüm
Bir şarkının titrek nefesinde dinliyorum seni
Bir gecenin yalnızlığında öldürüyorum bendeki seni
Şiir mısralarıma sığmıyorsun küçüğüm
Acılarım şiir satırlarına sığmıyor
Solgun bakışlarım uzağına düştü
Aramızda karlı yüce dağlar
Aramızda engelsiz yıldızlara uzanan bir gece...
Tüm hasretimi ve özlemimi hapsettiğim bir şiir mısrasında
Fısıldayarak geceye sesleniyorum usulca titrek bir sesle
Çiçekli düşlerimde, geceden kopmuş kara gözlerimden düşüyorsun yıldız misali
Yağmur rengindeki gönlün
Yağmur misali yüreğimden düşüyorsun
Böyle gecelerde unutmayı öğreniyorum, ilk seni unutmayı
Ölmeyi öğreniyorum, ilk kendimi öldürmeyi
Gözlerim deli bir deniz, yüreğim çaresiz, mısralarım yetim küçüğüm
Sakin bir gecede sokak lambalarının son nefesi gibi, aydınlığında söndüm
Şiir mısralarıma, kocaman yüreğime sığmadın be küçüğüm
Sen metropol bir şehirde kocaman bir bina
Ben kıyı mahallelerde taştan çamurdan sıcacık bir yuva
Senin bacakların uzun, benim yorganım kısa
Üşürdün gecelerimde, üşürsün küçüğüm.
5.0
100% (10)