0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1216
Okunma

Ölüyor şimdi,senin olmadığın bu kent,
Şarkılar makamsız çalıyor ,kente gölgeler inerken
Şiirlerimi vezinsiz,sevdam gibi ölçüsüz yazıyorum,
Bahçende ağaçlar boncuklanmış dediler,bu sabah,
Dallar sensizliğin çiçeklerini açmış dedim kendime.
Bahar yine sessiz geldi gidişimin başlangıcında,
Çiçeklenmiş dallar veda busesini verir gibi,
Yorgun bedenimin yürümeye dermanı kalmadı,
Düşmüyorum artık yollara,sahi yollar diyorum da,
Kapatmıştın bir sabah koca kentin insan seli sokaklarını da,
Nasıl öldürmüştün o çocuğu,çığlıkları rüzgâra katılmışken,
O sabah her yol sana çıkıyor,köşe başlarını sen tutmuştun,
Gözlerin yıldız yıldız kaymıştı içimde,
Ayasofya’nın kubbesinde sesin çığlık olmuş ,
Kurşunu gibi dökülmüştü küçük yüreğine,
Ne büyükmüş oysa küçük yüreği çocuğun,
Senli bir dünyayı,sevda selleriyle sığdırmıştı,
Çocuk-ça yüreğine,
Bu sabah halice düşen sabah güneşi kadar yorgunum,
Tarih kokan surlar misali,dehlizlerde gizli sevdam yine,
Nefesim nikotin saçıyor,ölüme müptela olmuşken elim.
Kentim ölüm çiçekleri kokuyor,
Çığlıklarım martılar gibi, gür ve anlamsız çıkıyor,
Kargalar hala leş peşinde kenti ölüm sarmışken,
Dem çekiyorum kendime,sensizliğin demini,
Sabah güneşinde,yağmur taneleri düşüyor,
Gelinciğin üstüne,ince ince…..
Orhan YILMAZ