3
Yorum
6
Beğeni
0,0
Puan
1551
Okunma

hangi dağın zirvesinde dökeyim çığlığımı
gönlünü deşmişsiniz dağların
ne bu talan
söyle zalim
kuruttuğunuz dereler de mi yalan
hatıllı taş evlerde doğdum ben
tavanları pardı üstü toprak
sedir ağaçlarının fidanlarıyla boy saldım
ardıç kokusudur hâlâ avuçlarım
Alara’nın gözlerinde çimdim
külle sabunlandım
yağmurla durulandım
güneşle kurulandım
rüzgârlara dolandı saçlarım
şimdi sen
maden diyor taş diyor para diyorsun
dinamitliyorsun Karaçal’ı
makinelerinin demir dişlerini eğeliyorsun dağlarımızda
kanatıyorsun Toroslar’ı
notasız şarkılar söylüyor rüzgâr
ağlıyor Alara’nın gözleri
öfkesini giyiniyor dereler
utan/mıyorsun
sen dağları unutmuşsun zalim
vadileri dereleri
Geyik dağındaki perileri
toprağı çoktan unutmuşsun
kuşları geyikleri üveyikleri
endemik çiçekleri hepten unutmuşsun
kardelenleri sevemedin zaten
ormanlar paraydı senin için her dem
utan/mıyorsun
biliyor musun
göçtükçe avuçlarından toprak kokusu
çürüdükçe teninde ki çiçek kokusu
ruhun da gitti bu topraklardan
unuttun
hayvan sevgisini
kireç kokusunu
toprak kokusunu
doğduğun yerleri unuttun öteden beri
şimdi
çek ellerini Alara’nın gözlerinden
dokunma
dokundukça
kırılıyor Alara’nın kolları
Akdeniz susuyor
çatlıyor dudakları
ey masal ülkesi
düştükçe yüzüne talancının gölgesi
Toroslar’da yankılandıkça dinamit sesi
vurulmuş bir beden gibi yıkılır ağaçların
kayar uçurumlara dağların
döner havada yurtsuz kuşlar
mülteci hüzünlere sürgün giderler
ölür
herşey ölür
ağlamak bekler bizi
ki sebebi …
açgözlüler
zalimler
utanmazlar
ah kekik kokulu dağlarım
duru suların türkü söylediği derelerim
özgürlüğüne sevdalı ürkek alageyiklerim
göklere adını yazdıran ulu sedir ağaçlarım
size utanmazlar kıydı
uçurum uçurum
yıkın dağları üstüme
şimdi
derelerinde boğulma vakti Toroslar’ın
05/04/13/Antalya
Sıtkı Özkaya