29
Yorum
45
Beğeni
5,0
Puan
1960
Okunma
Kaç gecedir bir ilmeğe bakıp dalıyorum.
-mişli bir geçmiş zamanda
geçmişin bir şey yapılamamazlılığını düşünüyorum .
Hep aynı sonbahara sıkışmışlığın gaddarlığıyla
yüzüme küfürler yağdırıyorum.
Sen de ben gibi, ekmeği dişlerinle koparıyorsun oysa,
suyu avuçlarınla içiyor
ve karın yağışını sadece camdan seyretmek istiyorsun.
herkes gibi .
ama sadece ben gibi.
Bir sokak lambasının altında,
bir çatı katında,
tozlanmış bir kütüphanenin masasında belki,
eğik ve yatay çizgilerle
muhtemelen yağmursuz düşle
sende herkes gibi sadece yaz/ıl/mak istiyorsun
Damarlarımızda dolaşan zehrin o akıl almaz sancısıyla
bir kadına,bir erkeğe,bir çocuğa, bir ağaca
hatta bir ölüye
masallar anlatıyorsun.
Ne çok erkeğe meze oldu bu gizemli kadınlar
ne çok ağladık ölüm /düşlere
-kimi zaman timsahlarla beraber-
can yakandı
lazımı gelendi anlatılası olanlar
anlattık
en sert mezar taşı bile ağladı
En güzel kadın bile aşk kesti dudaklarımla
sevdi
sonra o da ağladı
sırtımı ve ayaklarımı
saçlarının yokuşuna yatırıp demleniyordum
uzağımda bir şeyler yırtılıyordu
acı"yordum
fakat tarifi imkansız bir acıydı bu
herkesin muhakkak başına gelen bir acı gibi
ciğerlerine hava gitmemesi gibi
ya da tabuttaymışızda sesimizi kimse duymuyor gibi.
Tanrım!
sadece imreniyorum
aşkla ilgili ne yazsam gülünç oluyorum
çünkü biliyorum
çünkü bilmiyorum.
yalanlar anlatıyorum durmadan
çok sağlam seven adamlar,
güzel dolgun dudaklı kadınlar
ve daha önce hiç birbiriyle sevişmemiş kelamlar.
Sessizce gözlerime bak
Hala sevişiyoruz bu sonbaharda.
5.0
98% (46)
4.0
2% (1)