5
Yorum
15
Beğeni
5,0
Puan
3987
Okunma

En çok uzun sarı saçlarını severdi Halil
Yazmasından çıkan perçemini düzeltir
Yüzündeki çiğitleri sayardı.
Elif deyince ince bir şedde düşerdi diline
Ses yankı bulur dağ gibi otururdu yüreğine
Şu sarı saçların olmasa
Yüzüne bile bakmazdım der takılırdı
Elif küser hüzünlenir alınırdı
Kar diz boyu
Elif boncuk boncuk terler
Kasıklarına yapışmış bir bebek eli
Akşam ezanını bekler
Halil deli fişek Halil izli mermi
Yer kayıyor ayaklarından bir ileri bir geri
Bir sancıda kurtuldu Elif
Nur topu gibi bir oğlan
Sessizlik silah seslerine sataşıyor
Köy bayram yeri ağam
Bir ara kapıya kadar geldi Halil
Murat dedi gitti
Elif hafif doğruldu baktı bebeğe
Muradımız dedi tebessüm etti
Muradı gözünde kalmak
İşte tam bu demekti.
Çok muhabbet tez ayrılık getirdi.
Bir köy kavgasında taraf tutmuş diye
Yetim koydular dört günlük bebeği
Doğanşehir’in orta yerinde
Güpegündüz kalleşçe vurdular Halil’i
Figanın bini bir para
Köy musalla üstünde ağam
Bu yara iflah etmez yarım koyar adamı
Düşman sevindirir Ağam
Dal gibi kurudu Elif sığmadı içine günün
Yıkıldı üzerine bölük bölük hüzün
Ne tesellinin kârı var ne sözün
Başını cama dayar
Sesiz sessiz ağlardı
Halil çok sever diye,
Uzun sarı sarı saçlarını tarardı.
Razı gelmediler bir türlü
Elif’in olmazına itirazına isyanına
Genç yaşta dul kalmış bir kadın
Nasıl yaşar bir başına
Baba demeliydi murat
On beş yaş büyük amcasına
Koynunda yürek öldü Elif’in
Bu çırpınış boşuna
Halil kızar diyor susuyor
Kızıyorlardı konuştuğuna
Yenildi bir kez daha
Yeniden yakıldı ellerine kına
Kırk günlük acının üstüne
Yeniden bir sandık bir bohça birkaç lira başlık
Düğün mü? cenazemi kimse bilemedi
Ne bir davul çalındı ne gelinlik giydi
Kesti sarı saçlarını
Töreye boyun eğdi
5.0
100% (12)