2
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1243
Okunma
tüm düşleri hayra yordum ısrarla
çay içişini de hayal ettim elbette
ve bir meyveyi soyarken parmaklarını kanatmanı
sığınırken şiirlerin defne kokan yanlarına
gizlendiğini yüreğinin uçsuz bucaksız sıkıntılarına
düşündüm ağladığını da
pişerken insanlar haritanın en uzak ucunda..
gözlerin düşlenen uzak diyarlar gibi seyirlik bir vitrin
sabitleyip bakışlarımı kaşlarının en ortasına
bin yıldır ıslaklığına bakıyorum mesela saçlarının
kadim öykülere vuruyorum yüreğimi
ki kana bulansın mutlaka ömrümün masalı
uyansın diye çocuklar zulümsüz yarınlara..
kazanılmış bir savaş sonrası sevinç narasıyım
yabancı diyarlardan zılgıtlardan
çok sesli mağaralardan geliyorum
adımlarımda yaşanmamış sevdalar
ellerimde hodbin yaralarımla
sesimdeki ağıtlarla mağrur bakıyorum yüzüne
ortasından kanlı nehirler akan yırtık zırhımla
insan en çok galipken mahzundur unutma..
seni savaşlarda da düşündüm çalkanırken de iki deniz
madem deniz dedim korkmadan
bir beden bir diğer bedene niye yansın ki sahi
ve insan neden şahlansın ister kısraklar
oysa “ bir kadını sevmek ve onu düşünmek haya ister oğlum”
derdi annem senden söz ettiğimde
bak nasıl mahcubum şimdi nasıl yenik pusatsız
ömrümü heba etti bu anlamsız mefkûre..
yeterince büyüyemeyecek insan sevgili
yağmalanmışsa ansızın göz kapakları
ve kurtulamayacak asla kendi mıhını nalına çaktıkça acıdan
talan edilmiş bir gardan geriye uğultusu kalır ancak sessizliğin
şimdi yine seni düşünüyorum ellerin birer bayrak
bir tren kalkıyor gardan limandan bir gemi bir kuş havalanıyor
her şey acıtıyorsa ve kırıyorsa kaburgasını kelimelerin
ne etsem mutlu bitmeyecek bu öykü
5.0
100% (5)