39
Yorum
37
Beğeni
5,0
Puan
3718
Okunma

Ey Aziz Toprak:
Namusumdur o sinen; bir dokunan el perişan...
Kamusumdur yazılan; eğri bakan hâl perişan...
Dili üryan duasın sen; üşüyen öfkeye denk
Dumanın gökleri sarmış, bedenin toprağa ram.
Kıyamet koptu sanırsın, şehadet düşte mihenk
Sana lâyık görülür, her yazılan şanlı kuram.
Namı Alper, sorabilsem; kederin nüshası kaç
Yakıyor genzimi yekten sunulan kor maide.
Sitemim sen; kara toprak, dile gel bağrını aç
Göreyim sakladığın kim, neye konmuş kaide?
Seni kıymetli kılan şey, beni özgür yaşatan
Doğrulup say deseler bir, sayamam hiç birini
Şu mukaddes gaye engin, sana kimdir taşıtan?
Çığırın; yerküre duysun kıyamın tekbirini.
Koca Seyyid, gözüpek çok yiğidin erşahını
Nice genç erleri ansam ruy-i deryâ tutuşur.
Gece gündüz mazinin yâd ederek ervahını
Okusam kırk pare Yâsin, size ancak yetişir.
Yaşamaktır; seni bilmek, sevinin en sıcağı
O mübârek gül-i ruhsar bize hemdem oluyor.
Seni koklar, seni saklar vatanın har kucağı
Tarihin efsane, senden; şuurum dem alıyor.
Fe’ilâtün / fe’ilâtün / fe’ilâtün / fe’ilün
17 mart 2013
Trabzon
maide; ziyafet
erşah; kurnaz, zeki
gül-i ruhsar : gül yanaklı,manevi güzellik sahibi
sevi; aşk
ruy-i deryâ: denizin yüzü
5.0
100% (33)