1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
997
Okunma
tuttu elimden bir anda,
çekti yokuşa
engel olamadım nedense
bu yokoluşa...
seviyorum deyişi vardı, sımsıcak
gözleri vardı, koyu kahve rengi
mükemmelin şehvetle ahengi.
elleri vardı yumuşak
ve her zaman nemli,
Allah’ım derdim
sadece bana nasip olsun tutmak
bu güzelim elleri...
saçları vardı, siyahtı
öyle çok siyahtı ki
bakmak ormanın karanlıklarında
gezmek kadardı.
bir sarılışı vardı,
annemin sarılışını anımsatan
ve bir gülüşü vardı
tüm hayatı boşa salan...
yüreğindeydim onun.
seviyordum
ve seviliyordum heran...
tabi öğretilmişti bana,
hiçbir güzelliğin
sonuna kadar devam etmediği,
gelenin elbet gideceği.
sadece sen kalırsın geriye
yanında taşıdığın yaralı yüreğinle...
nasılda inanmıştım sevdiğine...
dün öğrendim
o elleri başkasının tuttuğunu,
başkasına sarılıyordu,
yürek ne kadar kolay alıyormuş başkasını,
ne kolay basıyormuş bağrına,
ne kolay sevmiyorum artık diyordu
ve ne kadar çabuk seviyordu...
bir pantolon misaliymiş sevginin varlığı
eskimesi de gerekmezmiş
tutup atmak için
onu yüreğinden...
tuttu elimi bir anda
sürükledi beni yokuşa
bile bile katıldım ben bu koşuşa
ve nedense engel olamadım ben
bu yok oluşa...
Mehmet Yücedağ