7
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
1153
Okunma

Ey şehr-i sevgili göstermez oldun mâh-i nur bakışlarını
Mühür mü sürdüler sitareleri göğsüne
Karanlık vakitlerde okurdum cemalinden evvel aşrı Tarık
Çiçekler toplardım karanlığı delen satırlardan
Hatırlar mısın hilal kaşlarına dökülürken zülüflerin
Fani sözlerle boğuşurdu düşlerim
Kıvranıp dururken uykularım
Hislerimde buruk bir keder
Ve o ne?
Yaşlar mı süzülüyor leyli gözlerimden
Hayal meyal akıyor dimağımdan sevginin rengi
Sonra kara kuyularda bir teleş Züleyhaya düşüyor hâr
Nemli odalarda rutubet tutmuş şiirler okunur
Ruhuma dem gözlerime dâr çekilir
Sende alıp başını gitme ne olur sisli bir gecede
Perhiz ettirme bu cana suretini
Siretim de buseler tutuşur varsın yansın şuleler
Yanmadan Mevla nasıl bulunur
Eyvallah!
Yıldızları zikir yaptıran dilime güneşe ulaşmak için
Hasret ateşini yakan yüreğime
Susadım hararetim ne çok oysa ki
İstemem bir yudum su
Yanmak mış
Şunun şurası
Cennette içeceksem havz-ı kevseri
/Nazarımda cehennem ateşi tutuşur, bir üflesem özümden fışkırır enhar lisanım dedikçe tövbe/
5.0
100% (9)