0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1012
Okunma
Kara bulutta rahmet beyaz bulutta huzur
Gönlüm çektiği yükün gözüm dipsiz yokuşun
Kaybolurken içinde gün doğmadan şafakta
Bakarsan aydan bana dağdan ince nakışla
Koysan siyâh noktanın üstüne beyaz nokta
Yangının renklerinde dumanın grisinde
Düşe engelsiz yolda sözün yıktığı duvar
Yumruğumdan kan damlar umut boğulur kinde
Ey gelecek korkutan göklerin orduları
Dağlar değil sizinle savaşacak çöller var
Yenilir o taşları kuşların gagasıyla
Güneşten aldırıp da başına bıraktığın
Dirilir mi yeniden toprak kokan yağmurda
Pençesini güneşe geçirmiş kökler gibi
Yürekler çatlasa da göklerin ötesinden
Kanatlanıp kıvılcım sıçratan nallar bizim
Sesinde maverânın rüzgârları esen gül
Bilmez misin bağrımda gezer binlerce bülbül
Beni etmedi böyle düşman bile ihtiyâr
Esmeyeceksen bari söndürme güneşimi
Hiç kimsenin gözyaşı dindirmez ateşimi
Bulutlanmayan bir gök toprak karanlığında
Yıldızları doğuran şafakları doğuran
İmkânsızın peşinde yokuşlar yormaz beni
Gönlüme vurduğun yük gönlümde yediveren
Öldürse gözlerinin kararmasından gülüm
Susuz kalmaz güneşte aşkların en güzeli
5.0
100% (3)