(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Umut’um özlemim doğal yaşama Kirlettik doğayı emekler boşa Bir kaya dibinde özgürce yaşa Dünyanın haline ağlar giderdim '' ŞİİRE ŞAİRE VE YORUMA VE YANIK KAVAL NAĞMESİNE TEŞEKKÜRLER...
Doğayı katlettik kaldık bigisayar ve televizyonlarımızla baş başa. Ama unuttuğumuz şey doğa katliamı böyle devam ederse televizyon ve bilgisayarlarımız için elektiğimiz de olmayacak.
Umut’um özlemim doğal yaşama Kirlettik doğayı emekler boşa Bir kaya dibinde özgürce yaşa Dünyanın haline ağlar giderdim
Damarlarında hala o temiz ve saf Anadolu'nun özlemi yaşıyor Ahmet Bey,koyunlarım meleştiği,dağlardan akan kaynak suyun akışını,kır çiçeklerin kokusunu,yaylalardaki koyun yoğurdun yiyişini de özlediniz değil mi?Orada bir kötülük yok,doğanın güzelliği ile içten inanılan insan sevgisi vardır.Kaynak suyu ile koyun yoğurdundan çal kamayı içmek kadar bir hayat var mıdır.?
Hayat dolu bir şiir yazmışsınız kutlarım gül uçlu kaleminizi ,sevgi ve saygılarımla...
Birikimler, beklentiler ve hâyâl kırıklıkları ne kadar biriktiriyor özümüzde, ne kadar...
En güzeli ve temennimiz de, bu birikimlerin negatiflik yüklenerek değil de böylesine güzel örneklerle, şiirlerle özünüze ve sizi çevreleyen hayata şiir dizeleriyle dönüşü!
Kutlarım o naif ve derin kaleminizi, saygıyla, dostça...
çoban olmak,ne büyük bir nimettir bilinmez..bütün peygamberlerin yaptığı meslekti çobanlık..canları korumak..onlara kavalları ile gönüllerini hoş etmesi vardı..söz yok, dedikodu yok.. Rabbi yaratılanlardan ötürü zikretmek..ve günümüzde de devlet başkanların çoğunun çocukluğu bu yolan geçmiştir de ..lakin büyüyünce hakkıyla yapamadılar bu işi ..dünya menfaatleri ve hırslarınca çobanlık ettiler bu millete..
çok içtendi..doğayı..ve insanları yaşadım şiirlerinizde..kaleminiz daim olsun..saygılarımla
Değerli kardeşim.çok güzel bir şiirdi.bende şehir hayatından bıktım.dağ başında yaşamak isterdim.ama çoban olmak istemezdim.biz güdülecek şeylerden bıktık birde orada koyun kuzumu güdeceğim.hayır istemezdim.işin yoksa onları çevir.zor iş bu kardeşim.şiiriniz çok güzeldi kutlarım.
Değerli kardeşim, şiiriniz çok güzel ve çok anlamlıydı.kutlarım.puanım tam. şimdi şiirinize ve yorumumu uygun iki güzel söz veya bir şiir ekliyorum. ekliyorum.Hoşçakalın.
Yağmur yağsın ak bulutlar ağlasın Sular aksın derelerin çağlasın Ocaklıktaki isli demlik kaynasın Üşümekte çok güzeldir yayla zamanı
Uyku gelir yorgun yorgun üstüne Bir tatlı ağırlık çöküverir nefsine Sabahları uyanırsın bülbüllerin sesine İçin içine sığmaz yayla zamanı
Umut’um özlemim doğal yaşama Kirlettik doğayı emekler boşa Bir kaya dibinde özgürce yaşa Dünyanın haline ağlar giderdim
GÜNAYDIN DOST KALEM ; ÇOK ÇOK GÜZELDİ....ANLAMLI VEDE DUYGU YÜKLÜ DİZELERDİ...YÜREĞİNİZ VEDE KALEMİNİZ DERT GÖRMESİN..KUTLUYORUM GÜZEL YÜREĞİ VEDE EMEĞİ.. SELAM VE SAYGIMLA
Bilmem size anlatmış mıydım yani bir başka yorumumda... İlkokula başladığımda yarıyıl tatiline üçgün kalmıştı, şu an hayatta olmayan küçük kardeşime baktığım için, onu sebebini bilmediğimiz ateşli ve bir gece süren bir hastalıktan kaybedişimiz benim de okula adım atışım olmuştu, kardeşimden beş yaş büyüktüm iki yaşındaydı Mehmet'imizi kaybettiğimizde ve annemin dünyaya küsmesi ve bir daha da barışmaması ve herşeyi unutması beni de tabi. Neyse ilkokula başladım, neye ihtiyacım vardı bilmiyorum okul denen şeyde ne yapılırdı. Biraz olsun fikrim vardı ama korkuyordum gene de. Okuma yazmayı biliyordum, duvara asılmış olan fişleri sular seller gibi okuyup yazıyordum yani çocuk oyuncağıydı benim için.
İlkokul bitti sıra ortaokula geldi, nedense beni okutmakta pek de gönüllü değillerdi ne anam ne de babam, günlerce ağlamış ve yalvarmıştım anama sonunda ikna ettim ama diplomam bizim köye epeyce uzak bir yerde oturan ilkokul öğretmenimdeydi ve oraya kadar yürümek gerekiyordu diplomayı almak için. Gene iş başa düşmüştü gidip istedim öğretmenimden belki başka türlü vermezdi ama ortaokula kaydolacağım deyince çok sevindi ve hemen elime tutuşturdu bir güzel de tembihledi, yolda belde oyuna dalıp diplomanı kaybetme diye.
İlçeye gitmem gerekiyordu ki, ilçeyle köyün arasındaki mesafeyi yetişkin bir insan bile bir günde ancak kateder, ilçeye de ulaştım elbet, boşa geçirecek tek bir saat bile yoktu. Üst başta gerekti elbet asıl onu ne yapacaktım...? Okula bir tanıdıkla gittik okul müdürü illaki ilçeden biri olsun istedi, takip etmek ve arandığında danışılacak biri olsun diye. onu da bulduk, "Gazcı Mustafa Emmi." Yani aydınlatma için kullanılan bildiğimiz petrolden mamul Gazyağı satan bir esnaftı Mustafa Emmi (Mekanı Cennet Ruhu Şadolsun). Hiç sınıf tekrarı yapmadan ama kimi zaman bütünlemeli de olsa ortaokulu bitirdim, girdiğim kimi sınavları kazandım, kazandığım okula kaydolamadım (Sağlık Kolejini Kazanmış ama bütünlemeye kaldığım için kayıt tarihini kaçırmıştım, hala içimde bir yaradır) kimini kazanamadım veya sonucunu öğrenemedim v.s.
Lise; lise de aynı şekilde çeşitli zorluk ve ekonomik yetersizliklerle bitirdim, okumaya olan açlığımı bir türlü bastıramıyordum kısacası. Sınıf arkadaşlarımdan kimileri memur olmuştu, ah o nasıl bir noksanlık yaratmıştı hayatımda anlatamam, giyim kuşamları benden çok güzel ve farklıydı ama ya o dünyayı ben yarattım bakışlı ve basışlı yürüyüşleri yok mu, ezildikçe eziliyor, küçüldükçe küçülüyordum sanki, belki de hiç öyle bir şey yoktu da ben öyle hissediyordum işte. Bu meyanda hamili kartlarla ben de şu an çalışmakta olduğum işime girmiş ve çıtamı bir basamak daha yükseltmiştim ama bir türlü dolmuyordu içimdeki boşluk, sonra yuva kurdum çoluk çocuğa karıştım yok bir türlü okumaya daha doğrusu öğrenmeye olan boşluk dolmak bilmediği gibi günden güne büyüyordu, herkesin işini ben yapsam, her şeyi öğrensem, her soruya bir cevabım olsa, olsa, olsa....!!!!
1985 yılında gene bir aile büyüğümüzün teşvikiyle Üniversite sınavlarına girip AÖF İş İdaresi Okumaya başladım, 1989 yılı güz döneminde mezun oldum, sıra kariyerimde yükselmeye gelmişti, pratikte bilmediğim bir yönü yoktu yaptığımız işin ama teorik olarak kaynağımız kısıtlıydı ve görevde yükselme ilk kez 1989 yılında hayata geçirildi kurumumuzda ve ilk girdiğim şeflik sınavında başarısız oldum, bir sonraki sınav 1993 yılında açılmıştı ve şansa bırakılacak tarafı yoktu tekrar girdim sınava ve kazandım, daha bitmemişti gidilecek yol elbette 1997 yılında da Müdürlük sınavına girdim ve Atamam yapıldı, tam oh demiştim artık ders çalışmam gerekmiyor, en çok sevdiğim okuma işlemine kaldığım yerden devam edeceğim, okuduğum kitapları hiç saymadım ama binlerle ifade etsem abartmış olmam, boşuna heveslenmişim tabi kendimi birden bire işe yaramaz biri ve boş bir insan gibi hissetmeye başlamıştım ki, eskiden de bir kaç tane karalamışlığım olsa da bir kenara attığım şiirle tanıştım, sen misin şiire merak salan al bakalım bir de okulunu oku da aklın başına gelsin...!!!!
Evet şiiri seviyorsam, karalamalar yerine adam gibi yazabilmek daha da önemlisi ne yazdığımı önce kendim anlama ve beğenme anlamında şu Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü de okuyuvereyim dedim.
Yani hocam çoban olmakla başka bir şey olmak birbirinden hiç de farklı şeyler değil, çoban olsaydınız da muhakkak bir telaşınız ve düşünceniz olacaktı,
En kötüsü de sürüyü kurda kaptırmak.
Kısacası kendimizi olduğumuz gibi kabul etmemiz ve kendimizle barışık olmamız, yaşamdan keyif almak için yeter de artar bile. Ne dersiniz sizce de öyle değil mi....:)
Canım ya...Ne muhteşem bir benlik, ne derin bir yürek ve farkındalıklı us...Sizler yüzakımızsınız güzel can! Ülkemin,i kadınımızın, anamızın, bacımızın güzel örnekleri...
Yukarıdaki yorumunuzla gittim ben de bir yerlere! Yolunuz daima açık ve aydınlık olsun bacımcan...
Helal olsun size kardeşim Öğrenmenin yaşı yoktur derler.Güzel bir örnek vermişsiniz.Ne mutlu size. 98 yılında emekli olduktan sonra saz evi açtım.Sazın se sinden haberimiz yokmuş meğer.Topal aksak çalsak da dışta görüldüğü gibi değil. Yapımı onarımı dersi kursu apayrıymış ama azmin elinden kurtulması da zor...
Canım ya...Ne muhteşem bir benlik, ne derin bir yürek ve farkındalıklı us...Sizler yüzakımızsınız güzel can! Ülkemin,i kadınımızın, anamızın, bacımızın güzel örnekleri...
Yukarıdaki yorumunuzla gittim ben de bir yerlere! Yolunuz daima açık ve aydınlık olsun bacımcan...
Helal olsun size kardeşim Öğrenmenin yaşı yoktur derler.Güzel bir örnek vermişsiniz.Ne mutlu size. 98 yılında emekli olduktan sonra saz evi açtım.Sazın se sinden haberimiz yokmuş meğer.Topal aksak çalsak da dışta görüldüğü gibi değil. Yapımı onarımı dersi kursu apayrıymış ama azmin elinden kurtulması da zor...
Doğa ile birlikte her şeyi kirlettik. Ne yazık ki deterjan ile temizlenecek türden değil. Yazık sözcüğü kaldı tek elimizde. Yürekten kutluyorum. Nice paylaşımlara... Esenlikler içinde...
Derinden derine ahhh dedirttin be Ahmet hoca..O güzel doğallık kalmamışki benim köyümdede nereye gitsek hep değişime uğramış..Anılar canlanıverdi birden yüreğine sağlık tebrik ediyorum değerli eserinizi saygılar..
Umut’um özlemim doğal yaşama Kirlettik doğayı emekler boşa Bir kaya dibinde özgürce yaşa Dünyanın haline ağlar giderdim
Ahmet Umut (ahmet umut)
Değerli hocam, biz ise ağlanacak halimize gülüyoruz işte, olansa bu güzelim memlekete oluyor.Ve benim insanım bunu hak etmiyor.Değerli dizelerini gönülden kutluyorum.Puanım tam.Yunus diyarından selamlar.
Ah be hocam deldin yüreğimi aldın beni götürdük çocukluğuma köyümde yaşadığım o günlerime aynı duygular var kalplerimizde.. Güzel duygularını ve arkadaşımın harika yorumunu yürekten kutlar saygı ve selamlarımı bırakıyorum...
selam olsun yüreği güzel arkadaşıma keşke benimde bir köyüm olsa idi gerçi her köy bizim ama nasıl güzel anlatmış yüreğin sılaya hasreti çok duygulandırdı beni bu güzel yüreğe binlerce selam olsun arkadaşım dilerim beğenirsin sevgi ile kal
günaydın hocam keşke çoban olsaydık, çoban yolu bekleseydik ne kadar güzel dile getirmişşiniz dunyanın ğidişini hayatın ve çevrenın kirlendiğini ,insanların yorulup sıkıldıgını ,
yaşım 20 lerde anadoluda halamın olu ıle evlendım ve eşimin babasının yayalası vardı ve baharda yayladakı o koyunun kuzusuna karışmasını görmeye degerdi ( kuşluk vakti ) çobanın sürüyle gelişini ve onlar anneleriyle emişip sevişirken bizim papatya kokulu yemyeşil doğada otların çimenlerin üzerinde sabah kahvaltısı yaptıgımı hiç unutmadıgım ve sürekli özlediğim o güzelim günlerimı hatırlattı şiiriniz.
allah uzun ömürler versin böyle değerli kalemlere kutlarım selamlar,
Umut’um özlemim doğal yaşama Kirlettik doğayı emekler boşa Bir kaya dibinde özgürce yaşa Dünyanın haline ağlar giderdim
Evet dost. Her şeyi kirlettik,her şey hormonlu. Doğal olan ne varsa bir bir ortadan kaldırdık. Hastalıkların ve ölümlerin şekli değişti. Usta kaleminizi kutluyorum. Sağlıcakla kalınız...
EVET ÜSTADIM BİR ÇOBAN OLSAYDIK KEŞKE DERTTEN KEDERDEN UZAK YALAN DÜNYANIN SORUNLARINDAN UZAK SADECE KOYUNLARIMIZ İLE KAVALIN SESİ İLE KONUŞSAYDIK NE GÜZEL OLURDU DEĞİLMİ HOCAM YÜREĞİNİZE SAĞLIK
efendim çok güzel şiirdi çoban olsaydım kırlarda doğayla başbaşa özgürce yalandan riyadan uzak çok hoş şiirdi beğeniyle okudum kaleminize yüreğinize sağlık saygılarımla selamlar
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.