4
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1784
Okunma

Peymâne-i lebden içtim ben şarâb-ı lâlimi,
Serhoşunum, bîçârenim, gör perişan hâlimi.
Devâm sensin, medet senden, bir nigâh et aşk ile,
Bir tesellî bûsesi sun, unuttur ahvâlimi...
Bûselerin ateşiyle yanar yürek, püryândır,
Müptelâyım derd-i aşka, dîdelerim giryândır.
Ne ferace, ne de yaşmak, sînen bana üryandır,
Bî hicap bir tavrınla gel, teskin et melâlimi...
Gel ey sâki, leblerinle âb-ı hayat sun bana,
Tabîbim ol, dudakların bir çare bulsun bana,
Deva olsun, dermân olsun, bir şifâ olsun bana,
Ben, bu dertle tükenirsem, taşırsın vebâlimi...
Firkat varsa kapanır mı gönüllerin yâresi?
Gel de bitsin bu hasretlik, ömrümün mah pâresi.
Her sevdâda saadetin vuslattır tek çâresi;
Gel, bir demet çiçek gibi sun bana helâlimi...
::::::::::::::::::::..
lâyiha................:dilekçe
peymâne-i leb...:dudaktan kadeh
şarab-ı lâl...........:kırmızı şarap
nigâh..................:bakış
püryan...............:kebap
dîde..................:göz
giryan...............:ağlayan
üryan................:giysisiz
bî hicap.............:utanmadan, çekinmeden
melâl..................:üzüntü, sıkıntı
vebâl..................:günah
firkat...................:ayrılık
mah pâre............:ay parçası
5.0
100% (5)