6
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
12357
Okunma

İstanbul’u seyrediyorum gözlerim kapalı;
Kurşûni gökyüzünde kalorifer dumanları,
Bir araba geçiyor caddeden gümbede-güm bas yaparak,
Havalı kornalar,
Kasetçilerden avaz avaz’Küçük Bilmemkim’in uzun havaları;
İstanbul’u seyrediyorum gözlerim kapalı.
İstanbul’u seyrediyorum gözlerim kapalı;
Ne deniz kalmış,ne martılar,ne dalyanlar.
Eğri-büğrü asfalt yollarda birikmiş yağmur suları,
Bir kadının suya değiyor ayakları;
Ayakkabısı delik olmalı...
İstanbul’u seyrediyorum gözlerim kapalı;
Ne Markiz kalmış,ne Lebon,ne Atlantik,ne Piknik,
Hepsinin yerinde lâhmacuncular,kebap salonları...
Nerede Beyoğlu,hani Nişantaşlılar,Modalılar?
İstanbulla beraber İstanbullular da bitmiş olmalı,
İstanbul’u seyrediyorum gözlerim kapalı...
İstanbul’u seyrediyorum gözlerim kapalı;
Bir Romen kızı geçiyor kaldırımdan;
Lâf atmalar,el atmalar,bıyık burmalar, pazarlıklar
Birşey düşüyor elinden yere;
Gururu olmalı,
İstanbul’u seyrediyorum gözlerim kapalı...
Ben,bu şehrin elli yıl önceki halini bilirim.
Açamam gözlerimi,mümkün değil,ölürüm!
Artık İstanbul bana kapalı,gözlerim İstanbul’a kapalı;
İstanbul’u seyrediyorum gözlerim kapalı...
ÜNAL BEŞKESE (1992)
Altı göbekten,doğma-büyüme bir İstanbullu olarak,1980-1990 lı yıllarda iyice
azmış olan ses kirliliği,hava kirliliği,deniz kirliliği,kültür kirliliği ve en mühimi
insan kirliliği karşısında dayanamadım.Büyük şair Orhan Veli’nin ’İstanbul’u
Dinliyorum Gözlerim Kapalı’şiirindeki güzelim İstanbul’u anımsayarak,isya-
nımı bu şiire bir nazire ile dile getirmeye çalıştım.
Sürç-ü lisan ettiysem af ola...
5.0
100% (2)