5
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
1020
Okunma
kimsesiz kuşlara gök şimdi içimiz
tuğsuz çadır
batıyor tunçtan tırnaklara binmiş pozlar
h a t ı r l ı y o r u m
ve ürperiyorum inceden
ürperiyorum
vesâyetin kalın dudakları aklımda
hep boşuna bekledik aslında
meşguliyet prangalı hayat peronlarında
kâh tersinden okuyup yazılanları
kâh umudu zincirli kollarla
ümidi tüketmek miydi yok olmak
kana kana, obruk obruk var görmek mi aynalarda
ki; dökülürdü arada kabuklar
fâzilet yapraklarda değil de
dallarda mıydı yoksa!
densizlikti seni giyinmeden çıkmak
tüm cümleler pasaportsuz kimliksiz
bir heykel olur hani her meydanda
avuntudur pespaye kalabalıklar
hep bir pas payın olur hani
herkese sıradan gelen şıradır sana
her bağ tezenedir hani kendi bülbülüne
ılık bir sancıdır hatırladın mı
hani sarılır
sarılır da durur şuranda
içeni kalmamış çeşme gibiyiz şimdi
dudakları hasret sızılı beklentiyle
kurumak mı çöldür
kudurmak mı kalabalıktan ıssızlık
anlamsız mıdır her ıslaklık!
dağın sesini mi katar hep nehir suya
şimdi
tam olgunlaşmamış aşkın hüzün taneleri miyiz biz
birimiz asmada kurumuş üzüm
birimiz hasadı bekleyen avarya
esiyor sesimizde
gecikmiş saltanat gıcırtıları
tanıdık yabancılar gibiyiz tıpkı
aramızda tampon tampona bir uzaklık
tenden giyinmeli örtü olsa da aşk
çilingiri yitik hapislik
yaşamak da bir değer
yaşamış olmak
unutmamamalı
’kalp kalbe karşıdır’ dense de
o her kalıbı kendine kapı eder
ve şimdi sevgili
muteber mırıldanmalarla yırtmalı göğü
ikimizde köhnemiş heveslerin çatısında
güneş arayan gündöndü
unutma sevgili bugün ayın on dördü!
hem sevmek
biraz da
kefeyi darasız ayakta tutmakta
unutma
ToprağınSesi
.
5.0
100% (8)