36
Yorum
34
Beğeni
5,0
Puan
3285
Okunma

Dudak payı koymadan doldurmuşlar dünyayı
Camdan bir sürahiye; ”iç,” diyorlar durmadan
Zehri bal diye bana sunanlar hoş rüyayı
Elimden alıyorlar sonunu buldurmadan
Henüz solukken renkler, belirsizken ufuklar
Çizdikleri çizgiden “geç,” diyorlar durmadan
Durmadan tamtam çalar akıl varla yok gibi
Ergin olmayan fertler ille savaş çığırır
Hedefini şaşırmış yalpalayan ok gibi
Rastgele hır çıkarıp sağa, sola bağırır
Ve insanı hor görür, dondururken soğuklar
Bozuk plak gibiler “öç,” diyorlar durmadan
Eskiye lanet eden sırası geldiğinde
Eskiye bin rahmeti yaptığıyla okutur
Yazar, çizer hoyratça ket vurmaz bildiğinde
Elleri eleştirir konuşur katur, kutur
Düşürürler yollara atmamışken şafaklar
Yer açmak için şerre “göç,” diyorlar durmadan
Hani, herkes durmadan sayar, döker ya bir bir
Olan biten her şeyi memlekette olurken
Hani, falcı fincanda atiyi eder tabir
İşte o durumdalar burunlardan solurken
Değişim mi geçirmiş yumurtlamaz tavuklar
Bağlayıp kartalları “uç,” diyorlar durmadan
Neden aynaya bakıp konuşur aymaz olan
Örfleri saymaz olan neden ele saldırır
Kimdir sözünden caymaz, buzlarda kaymaz olan
Doğruyu duymaz olan neden kazan kaldırır
Tilki, çakal ve ayı dolu dolu kovuklar
Biz, “Allah bir” dedikçe, “üç,” diyorlar durmadan
*
Ateş demetlerinden “seç,” diyorlar durmadan
Baştaki kır tellere “meç,” diyorlar durmadan
(02.01.2013 / Elazığ)
Güneri Yıldız
5.0
100% (37)