2
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
736
Okunma
Dolanıyorum bu şehrin gölge düşmüş çehresinde
İçinde sen yokken keyifsiz bu mahalle
Bu sokak lambası daha bir karanlık
Gece, daha bir gece
Başa dönmek geliyor içimden bazen
Onca zaman boşa dönen o çarkları
Geriye doğru sarıp,
En başa,
Yola çıktığım o ana
…
Bilir misin?
Denizli tüm şehvetini üstüme kustu demin
Denizli taşıyabileceğimden ağır
Bir yük gemisi…
Yollar,
Ayaklarıma dökülmüş çimento kalıbı
Denizli, simsiyah bir gökyüzü
Sevişme ihtiyacı duyuyorum kendimde
Başka tenlerin aşkından bıkmış halimi
Bir yerlerde bırakıp
Sevişme ihtiyacı duyuyorum kendimle
Fikrimin kırıldığı an ki gibi
Ya da gözlerimin civasının yanaklarıma aktığı,
Otobüs camına başımı dayadığım,
Bir sancı gibi öldürme isteği kendimi
…
Daha derin, daha kuvvetli
Ah Denizli be,
Beni sarhoş ediyorsun,
Gözbebeklerim olabildiğince küçülüyor
Sen kanıma karıştıkça,
Kanım gözlerime vuruyor.
Kanım, kıyıdan çekilen deniz gibi
Parmak uçlarımdan çekiliyor.
Çekiliyor
Saatin tik-takları
Bir boşlukta
Süzülüyor
Düşüyor
Kırılıyor…
Ve şimdi,
Ben bayağı halimle,
Gitme ihtiyacı duyuyorum kendimde
Kimsenin gelebilme gücünü bulamadığı o yere
Şarapla yıkanıp, eylülle dans edebilmek için
Gitmem gerekiyor belki de…
5.0
100% (2)