11
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
2882
Okunma

Gün kılıcını saplarken
Kızıl akşamların arzına
Yapraklarından süzülen damlalar sızlatır
Toprağın serini.
Geceler son bir türkü bekler nefesinden
Sessizliğe ermeden önce.
Kekik kokularına sarınmış hava tutsak düşer
Ay ışıında yanmış rengine
Burcu burcu kokunu çeker kuzey yıldızı.
Sen
Uzan semaya dağ çiçeği
Tut yıldızların serptiği mutluluğu
Toprağın çatlayan damarına yürü
Serin dağ yellerinde öp
Göz bebeklerinden havayı.
Öp ki mis kokunla ışısın sabahlar
Kardelen rengi şafaklarda buğulansın mahsunluğun.
Sen
Ey nazlı dağ çiçeği
Turuncu bir bulut kaplarsa eğer çevreni
Üzerine düşerse bir çift ıslak göz
Herkesin seni koparacağı yerlerde
Açmayasın diye.
Sarhoş rüzgarlar dallarını kırmasın diye.
Kuytu gecelerin koynunda can vermeyesin diye.
Mevsim kışa dönüşmeden
Umudunu süsleyen baharlarda
Bükme boynunu diye.
Ey,uzak dağ başlarında ürperen dağ çiçeği
Hangi uçurumun kıyısında olursan ol
Her zaman toprağında biraz umut
Yedeğinde sevgi olsun.
Yol ver öfken savrulsun
Arada bir karanlıkta kalsa da bir yanın
Güneşini sakın söndürme
Toprak sarsın bedenini gömleksiz.
Sen, hüznün kır çiçeği
Sen mahzun dağ çiçeği
Dağıt mis kokunu, gam yangınlarına inat
Çocuk saflığında kal hep dal ucunda
Hep öyle masum, öyle kırılgan, öyle titrek.
Uğraşma boşuna,
Seni ancak gördükleri ve duydukları kadar anlayacaklar.
Yüksel Beyocaktan
5.0
100% (7)