4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1425
Okunma
Bir yolculuk hikayesidir zamana yazdığımız kelimeler.Her km taşında biraz hüzün,biraz keder...
Puslu bu kent
Donuk...
Eskitilmiş,kirletilmiş
Üzerine ağır duman kokusu sinmiş
Arka sokakların kan bulanmış ellerine
Zaman geşmiş
Ağlatılmış,aldatılmış
Susturulmuş,susmayı öğrenmiş.
Nefret bulaşmış çiçek bahçelerine.
Uzun bir yolculuk sonrası
Yorgun bakışlarla izlediğim
Uzun bir yol,sonu deniz
Sonu mavi
Ellerim ceplerimle oturduğum bank
Yanımda konuşan biri...
Ben gençken;
Gülerek bakardı gözlerime kız kulesi
Şimdi bizim oturduğumuz bu yer
Bakışları ışıl ışıl sevgililerin yeriydi
Bak evlat!
Yaşlandım ben
Şimdi tüm çocuklarım katil
Tüm çocuklarım,
Çoktan Kopmuş benden.
Yalnızlığımın derinliğinde
intiharlara açıyorum kapılarımı bazen
Bazen,sahte sevda pazarlıklarına
Herkes kör sanıyor ya beni
Yanılıyor...
Git evlat,git
Sen yine yollara vur kendini
Bak yaşlandı ruhum
Vakit tamam...
Otobüs camına yansıyan bir silueti
Gözlerindeki yaşlarla yıkamak...
Geçen zamanın adını yazan bir şair kadar yalnız
Bir şiirin adı...
"İSTANBUL"
Hangi vuslata açtıysan kapılarını
Oradan gidiyorum ben
Sen,ben ve biten bir masal
Sözlerim aklımda mıh
Gözlerin mavi
Beni unutmayan kent
Sen hoşçakal...