4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
984
Okunma
tanrı yalancı dedi şaire
siz tanığı dediniz çağının
doğru
maskeli şahinler mahkemesinde
güvercin aklığından yana
yalancı bir tanığım
çocuklar öldürüldü gözlerinden
namlu gözlü büyüklerce
çekip memesinden dünyanın
tamu emzirtilen çocuklar
kör gördü, şaşı dünya
dilimden duman tütüyor tanıktır
kızıl çul dağdan dağa yazıyor
yalanım var mı
!..
var
gelin bir tank resmi yapalım
uzatıp uzatıp parmağımızı
demir ejderha bir tank
topunun karşısında bir çocuk
ayazda serçe
ayazı titretiyor
bir anne yırtınıyor
yırtıyor gökyüzünü,yaşayan bir yıldıza dek
top namlusu bakarak
bakarak çocuğa ağlıyor
namlu hiç ağlar mıymış
bu işte benim yalanım
ben bu yüzden
hem tanık hem yalancı
yalancı bir tanığım
yalancı bir tanığım otuz iki dillinin
tanığı dilsiz mahkemesinde
sayın kan içre dolaşan heyet
sayın et üye,sayın başkan kemik
ve düşlerimi tutuşturan jüri:
çekilmiş ilik
topunuza karşı
tanığıyım her ölümün
ölüm kapı kapı gezen
sakatlanmış,geri çevrilemez dilenci
tanığıyım
yüz yıl sonrasına gidip gelerek
elimde güneşli günler belgesi
yalanın ‘doğru’lduğu bu yerde
elbette ki yalancı
yalancı bir tanığım
yarasanın gündüz mahkemesinde
gecenin dilinden konuşurdu
bir şahinin pençesindeki serçe
ömer faruk hatipoğlu
(Ateşi Utandıran Yangın, Yom Sanat, 2006)