30
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2006
Okunma

‘Düşmesin diye çırpındıkça, ikide bir kırılıyorsa
Yaşadığını sandığın an, boktan bir zamandır’
vurup korkaklığı şah damarından
katili oldum ölümün.
minicik bulut koynunda hapisteyim.
anlamsızlığı sağıp
olmazlar bakracına
eğme başını çocuk sütün ak.
yanı başında uyuyorken güzel
dönmüş yüzünde
şikayetçi olduğun gölgeler.
a canım, batı tarafı hala ılıman
sol yanında koca ak/deniz var
haydi,
nurlu aydınlığın sesinden
ninnileri dinle
rengini görmek mi istiyorsun?
aynaya bak!
bulutlara aktı denizler
hâlâ mavi değişmedi.
esaretin bedelini o da gördü,
rüzgâr biçti
lime lime yoksunluk.
ıslanıp bulutları paslandı
ağlıyordu şarkıları .
ille,
görmek mi istiyorsun?
gözlerime bak!
edalı bakışlar, göğüs üstünde
yüz tutmuşken yasa,
kaf dağının ardından yüklenip
her sabah
yıkıyorum gözümün çapağını.
korkuluğa
dönmüşken bahçede dallar
iki çift dost sohbetinde
atıp çayıma karıştırıyorum
lezzetini.
yuva yapmıştı bacama
yırtıcı kuşlar, kandırdım
yaşları onlara bıraktım.
her an bir oyuna başlıyorum,
gece dökülürken bahara,
gözlerimi kapatıp
ay tutuyorum avuçlarımda.
sebep gemisi bir şekilde
yol alıyor hayata,
sevinçler kaptan,
yolcu ben ve mavi iç içe
sevgi var.
hâlâ kırmızı.
umut var.
hâlâ mavi.
yazıp (…) nokta koyuyorum yarına...
Blackless