21
Yorum
15
Beğeni
5,0
Puan
1452
Okunma

BİR ŞİİRİN DIŞ KANAMALAR GÜNCESİ
“Sırtında soğuk hançerin nöbeti
Kıpırdasa kanayacak
Kıpırdasa beden kızıla boyanacak”
Suskundu şaire;
Uzun tırnaklarının kıskacında
Hissiz parmakları, kalemle buluştu
Vakit üryandı, uzanıyordu boylu boyunca soluna
İçinden geçen sılûetin ayak izlerine, düşünce gülüşü
Düş / tü artık kül gülüşü
Tıknaz, hoyratça, homurdanıyordu hayat
Perdeler ardında!
Şaire; durgun sulara yatıyor, dilini yıkıyordu acılardan
Baldırandı ağzında çoşan
Bal tutması, usulca ölüme taşıyan
Soğuk, inançsız ten gibi soldu toprakta
Hecelerinin yorgunluğunda, sığındı satırlara
Sığındı harf harf şaire…
Meşkinde şarabın ve kadın ruhunun
Asma dalında tatlandı
Burukluğundu kızılın ve iç sancının…
Dudağında ki uçurum büyüdü
Ucunda çiçeklendi
Ucunda açtı gözlerini, can moruna
Mevlüt okutuyordu kirpikleri
Gönül ağrısının etrafında semâzendi
Şiirlerinin yırtık çehresinde dönüyor
Döndükçe kendini yamalıyordu
Yeryüzüne sürgün olmuş melekçe
Şeytani isyanlarda, kısırdı sevgisi
Duyguları aç, toprağı sulak fidandı
Boy verdi yeşile….şaire….
Sol memesinin ıstırabına yasladı yâs’ını
Düşünmekten çoğalan sesi, kağıtlarda yankılandı
Çığlık çığlığa…
Bulamadı, boşluklarında ki sığınmacıyı
İmlâsı eksik cümleydi, kalp çıkışında durdu
Tamlamalarının tamlamasında iyelik eki değil, iyilik eviydi
Dalında ekşidi şaire
Vermût oldu, damladı yâre
Sis çökmüştü koynuna
Gecenin gamında bam teline bastı
Kanadı şaire…
Anladı ki, dış kanamalardan değildi kansızlığı
İç kanamadandı yalnızlığı
19.11.12
NURGÜL OCAK
ŞİİRİN SİSLİ NEFESİNDE , BULANIK GÖLGEYE!
5.0
100% (22)