2
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1136
Okunma

Sustum mu, susturuldum mu
Diye sordu aynadaki yorgun yüzüne
Sonra umarsızca omuz silkip
Ne farkeder ki dedi..
Umutsuzca çevirip gözlerini
Karanlığın baskın çıktığı ufuklarda
Hayal bahçelerinin silinmiş izlerini aradı
Heyhat tarumardı gülistanı..
Rüzgarla gelip fırtınayla gitmişti
Bir kanadı kırık turna
Bıraksam uçabilir mi
Mesafeler uzun
Avcılar insafsız..
Bir yürek, sürükleniyor
Hazan yapraklarıyla
Marmaranın kuytularına
Dalgalar acımasız
Rüzgar kırıyor içindeki sevgi dallarını..
Yüzünü kondurduğu yıldızlar kayıp
Bulutlar kümelenmiş dolu dolu
Gelin dedi gelin
Birlikte yağalım
Sizler gül yapraklarına,
Ben bir vefasızın yüreğine..
Sevgi tohumlarını ektiğim dünyamı
Suzuzluğa mahkum edip kuruttunuz
Hadi gülümseyin hadi, utanmayın
Mutlu musunuz?.
Nafileydi feryatları,
Ne varsa içinde aşka sevgiye dair
Yükleyip bir sandala
Bıraktı Marmaranın derinliklerine
Oturup bir kayanın üstüne
’Göğe yükselen sigaramın dumanı,
Maviliklerde yitmeye mahkum sevgi kayığım
Artık dönmemek üzre hoşça kalın’
Kalktı, ağarmıştı tanyeri
Önce ezan sesini duydu
’Ya Aziz Allah’ dedi kırk yılın alışkanlığı
Elleri ceplerinde
Yürüdü başı öne eğik
Yenilmişti asi gladyatör..
Bir martı kanat çırparak geçti önünden
Buruk bir tebessüm belirdi dudaklarında
Size simit atma düşlerimizde yetim kaldı
Dönüp arkasını uzaklaşırken kıyıdan
Usulca mırıldandı kendi yazdığı ezgiyi
’ Adını dilimden atabilmirem,
Düşüpsen yadıma yar yatabilmirem’
18. 11. 2012
5.0
100% (2)