31
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1141
Okunma

sen yorgun yaşamışsın
sırtında balya balya ak bulut
ve kelâmın ve selamın ve sânın
hamak üstü/ gök altı
dipdiri sukût
hani şeytan diyor ki;
sen bu ahi’yi. sen bu asiyi
gayrı sen âtiyi sev
yaşucundaki tarih kitabının
miş’li geçmiş ellerine tutunup
küf kokmuş. kabuk tutmuş
solmuş. solmuş. solmuş...
"oh olmuş!" mazini unut.
ben daha dün. inan daha dün
bakır renk bir mevsimden geçtim
yukarıdaydım
koca şehre göz süzen dağda.
daha zirveye kar düşmemişken
ömrüme kâr üşüşmüştü.
midemin sol üst çaprazında
sıcacık bir iklim varken
canımın içi değil
sırf minik ellerim üşümüştü
ellerimi bu kez aklım değil
kadirşinas kalbin düşünmüştü
işte o an tanıdık tanımadık
tüm melekler dedi ki;
sen bu sahiyi. sen bu bakîyi
gayrı sen ahiri sev
ve sair cümle kulun dilinin tâ altında
soğutulmuş. unutulmuş. yutulmuş.
"taş olmuş" adını büyüt!
JD