8
Yorum
14
Beğeni
5,0
Puan
1688
Okunma

Sana Bozcaadalı meze tabaklarının rumi desenlerinden sesleniyorum
Mavi bir fotoğraf çerçevesinin hatıralar kıtasından
Dudak ucundaki deniz tuzundan
Ve rüzgarın anayurdundan geçiyorum hudutlarına
Bugün telefonda ağlıyorsun göğsüme değiyor sesin
O çocuk gözlerin düşüyor doğu alman şehrinde bir kaldırıma
Ya sonra yağmur desen batı cephesinde tetikte
Sen üzülme bak deniz suyundan geldim gök maviyim
Deniz fenerinde bir huzme aydınlık ve taze balık gibi gümüş simli
Bozcaada’da fi tarihinde aşk defterine düşülmüş bir yaz günü şiiri oldum
Gözyaşım da boğazın suları gibi tuz delisi
Çok ağlama ki tadını bilmeyesin
Dudak ucundaki deniz tuzunum işte geldim
Bugün telefonda ağlıyorsun içimde kırılıyor bir sınırın demir parmaklıkları
Nişan alıyorum kollarına kendimi gez göz arpacık
Sağım solum önüm arkam kocaman bir boşluk
Hasretim tıkıyor kalbimin kan yollarını bazı an
Sen beni özleme ki kavuşalım
Sarı çizgili bir yol var rüyamda ve bir bavul
Seni sınır kapısında nöbetleşe bekliyorum kendimle sabah erken
Güneş doğuyor sırtımı sıcağına dayamışım
Kırılıyor gözlerimde yüzün
İşte geldim uykun gibi yorgun ve ağır…
5.0
100% (17)