0
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
2004
Okunma
Ve Eylüldü nahiyetinde
Kar yerlerini kışa hazırlıyordu avlunun döşeme taşları
Koğuşun güneşe cevazi pencerelerine
Sunaklara serilmiş gibi yerleşiyordu güvercin kolonisi
İki korku ile telaş ederdik bu yeknesak sonbaharda
Biri fesleğenleri koklayamamaktı
Diğeri kışı çıkaramayacakları korkusuydu güvercin yavrularının
Ve Eylüldü en nihayet
Kırıp geçirmişti güneş iskeletimizi dahi
Somyalardan bit kıranı yeksan etmişti saç köklerimizi
Logar sevicisi cordanlar tekmil vermeden geçmez,
Saygıda kusur etmezdi abisi
Birimiz kadınlar koğuşuna şiirlerimizi
Ötekimiz anamıza teslim üzre emanetlerimizi yolcu ederdik
Fesleğenleri görmeden tükenmeseydi gözümüzün feri
Eylüldü ve ölümüne yenilmezlikle terbiye ediyorduk bir dönemi…
Ve Eylüldü amenna
Üç minyatür kanat, güvercin badağı
Taş camekandan süzüldüler birer birer
Üç parmaklık arasından gözüme bembeyaz sürüldüler
Karar duruşmasına üç saat kala bir firardı
Kalbimden üç haydut üç sabi eşkıya kaçtı ki eminim adalara doğru
Şimdi tüm ümidimle köklerine can dilediğim fesleğenlerim
Atın hücre tarafına doğru sıkı kollarınızı da uzayın hadi
Kış gibi ağır ağır geliyor bir mahpusun idam saati
Ve Eylüldü vesselam
Kapının paslı menteşesinden çıkacak o sese iliştim günlerce
Son şiirimi de yazıp fırlattım kadınlar koğuşu avlusuna
Düşlerimi envanterledim son kez
Nem varsa bir kez sadece düşündüm ve geçti gitti herkes…
Ellerimi fesleğenlere sürecektim
Ödülüm, kokusunu içime çektiğimde duyumsayacağım özgürlüktü
Ki fesleğen olmayan eylüle ben özgürlük mü derim…
Ömürlerini özgürlük sevdasına adayan, 12 Eylül işkencehanelerinde can veren canını zor kurtaran tüm onurlu insanlara adanmıştır...
5.0
100% (2)