3
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
1150
Okunma
/gerçi siz daha çok küçüksünüz ama
benim adım aşk’ tır diyor gökyüzünde çalan melodi
dinleyin beni, anlamasanız da/
...
-sakın ola bu bir hayal, olmaz böyle şey demeyin...
biliyor musun bu gece rüyanın en güzel yerinde, birdenbire
yüzlerce kuyruklu piyano kanatlarını çırpacak, gökyüzünde
bir telaşla alıp üstüne yakışıklı heyecanını, üşümemek için
hayranlık ve şaşkınlıkla,
alnın cama dayalı seyredeceksin.
-sadece yağmur, dondurma ve uçurtmalar bahanedir...
ben o sıra ırmak boylarından, sana doğru çağlıyor olacağım
rüzgar gibi yağmur yağacak, yağmurdan beter ıslanacağım
ipleri bileğimdeki uçurtmalar ve iki külah dondurma elimde
ve o çocuksu heyecanımla,
aman geç kalmadan yetişeyim diye.
-mevsim çiçekleri açılacak zamanı nasıl bilirlerse...
geldiğimi hissedince ardına kadar açılır kapı, daha çalmadan
iliklerine kadar sen de öyle, gözünü gökyüzünden ayırmadan
bir rapsodi gibi çağırırsın yanına, göstermek için gördüklerini
ama göremezsin piyanolarda
ve gökyüzünde, benim parmak izlerimi.
-şimdi hiç bahanesiz bir aşk mevsimidir, işte öyle...
rüyanın içinde rüya olup gelirim yanına, bir kolum belindedir
başın omzuma düşer, gözler gökyüzünde, kulağımız sestedir
bu melodi, dağ başında alev almasıdır iki kuru dal parçasının
belki bir rüyanın ortasında
anlattığı da işte budur piyano tuşlarının.
...
/dinliyoruz aşk ’ı kendimizden geçerek
ve içimizde alev alan bir şeyler, çekiliyoruz pencereden
sancı-sancı büyüyerek/
Cevat Çeştepe
5.0
100% (9)