0
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
2146
Okunma
Şefkatli bir sukunet dokundur yanaklarıma
Baharat gemileri geçsin yanımdan
Ve konuşsun artık iğde ağaçları
Ah ! şu zamane çingeneleri
Renkli mücevherleri olmalı meleklerin
Sarhoş edici meyveleri cennetin
Altın rengi köpükleriyle yıkanmalıyım
Esrarlı bir bilinmezin
Sanırım bir panayır kurulmalı gönlüme
Bolca deve olmalı etrafta
Uzun uzadıya bir kervan
Çıplak eliyle elması ateşe dönüşteren sihirbazların
Sihrini anlat bana! mervan....
Rengarenk flamaları olmalı günahın
Zamanın iri,siyah atları
Kalbim tutkulu bir süvari olmalı
Ruhum kıskanç bir kadın
Kim demiş? şehirler eskimez mervan
Işıkları sönmez kentlerin
Hazzın başında bekleyen bekçiler
İki cümlelik bir harita
Al sana! define adası...
Al sana! aşkın muhturası...
Bir yayı germek gibi beklemek
Ah! bu ne çılgın yolculuk
Biraz zaman doldur torbama mervan
Biraz patates biraz soğan
Çıplak bir çingene çocuğu gibi kalbim
Sakallarım karanlık bir kış gecesi
Hangisi en insafsız çaresizlik?
Çocukken büyük kadınlara aşık olurdum
Büyüyünce küçük şehirlere
Yani bir şeyi olduğundan fazla sevmek mervan
Ucyuzaltmısbesgun anarşistlik
Bir tek piyano çalmayı öğrenemedim mervan
Bir generalin kızını sevdim birara
Salonu telaşla terkeden düşlerimin
Ardından su dökecekti oysa
Kahkaha attığını gördüm hayatın
Masalını paylaşmak istemeyen yıldızlar
Ve şu palavracı güneş
İktidardan düştüğüm bir günde
Tükürüklü okyanuslarda
Bana şiir yazıyorlardı
Turuncudan kızıla döndü mehtap
Birde döndü arkasını gölgem
Dedim ya değişik coğrafyalarda
Buzlu steplerde
Makisiz bir iklimde
Üstelik sabahın köründe
Pençeledi dudaklarımı kartallar
Aslında dedimya mervan
Tüm suskunluğum ondan.......
5.0
100% (2)