1
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1482
Okunma

Biz, oyunlar oynardık ölümün kuytusunda
Gökten acı yağardı ayrılıkla karışık
Biz sırılsıklam olurduk çekilesi hasretten
Bir bir kururdu herkes, içinde yanan ateşten
Kimi düş kurardı en yalın haliyle zamanın
Kimi düşerdi çelmesinde hayatın
Fırsatını yakalayınca da her anın
Gözlerimiz aşka kapanırdı
Biz aşktan ölürdük
Hayatın kıyısından teğet geçerdik
Sarı güllerin dikenlerinde parmaklarımızı kanatırdık
Biz sevda olurduk gecenin koynunda
Üzerimize vedalar yağardı tan ağrısında
Biz;
Oyunlar oynardık ölümün kuytusunda
Darağacına asardık yüklemsiz tümceleri
Öznesini özümüze,
Yüklemini sözümüze katar, bakardık dünümüze
Sığınırdık iki ufak kelimeye
Biz bu gündük aslında
Yarınları yoktu dünümüzün
İçimizde kapanmaz yaralar açardık
Gönlümüz kanardı
Hayatı üzüm bağı yapar, yalandan düşerdik
Mevsim kışa, yorganımız kısa gelirdi
Biz üşürdük
Rüzgârlar eserdi bizden, her birimizden
Eser kalmadı zerre kadar güzden
Ruhumuzda, ruhumuzla eceli canlandırdık
Biz;
Oyunlar oynardık ölümün kuytusunda
5.0
100% (3)