Esere ilham veren asıl kahraman gerçek dünyada. Mekanı cennet olsun.
Dün başsağlığı için kızkardeşinin evine gittik bir grup şair arkadaşımla. İki kız kardeşi de oradaydı. Biri sustu, diğeri anlattı, o sustu öbürü anlattı. Ağzımız açık dinledik ve hayranlığımız kat be kat arttı. Bozkırın ortasında fışkıran bir göze suyu gibi. Saf bir Anadolu insanı...
Bu söyleşiyi bu gün saat 24.00 ü bir dakika geçe sayfanızda görmezse bu gelin de çok üzülür. Benden söylemesi ( Ben antolojide paylaştım, siz de edebiyat defterinde paylaşın lütfen)
Selâm ve saygılar Kadir Baba'ya gitsin

Esere ilham verenin hakkına saygımdır; sözüm- söz, dönmem geri.

Hürmet ve Selâmımla Efendim... sağolun.

kadiryeter Kadir Yeter.
04.10.2012- TRABZON.

w.edebiyatdefteri.com/siir/649684/siir
ZÜBEYDE GÖKBULUT (Zübeyde Gökbulut) "NEŞET ERTAŞ’A ÇAĞRI"

Eeee Kadir Baba diyorsak boşuna değildir.
Hak diye bir şey yoktur efendim. Bir şiirden başka bir şiir doğmuştur. İlk dörtlük de size ait olduğuna göre öncelikle paylaşma hakkı sizindir:)

Selâm ve saygılar

Efendim, teşekkür ederim; Eserin yayın hakkı Size aittir... Buyurunuz.

Saygımla Selâm ederim...

kadiryeter Kadir Yeter.
03.10.2012 Çarşamba günü. TRABZON.

w.edebiyatdefteri.com/siir/649684/siir
ZÜBEYDE GÖKBULUT (Zübeyde Gökbulut) "NEŞET ERTAŞ’A ÇAĞRI"

SUSTU BOZLAK

Derman geldi: Zübeyde, dermânı buldu: Neşet,
Sızılar, mızrab durdu, şair gönlüne defnet...
"Söz ölür, yazı kalır"; Kulaklarımda: Ertaş,
Saz kalır, türkü kalır, kaldırılınca naaş. .......kadiryeter

Gurbetin köşesinde garip garip gidene
Yüreği insan olan ağıt yakar, döker yaş
Köprü olur şiir, saz, bir ömür tüketene
Sarı siyah farketmez böyle olunur gardaş ------- gelin

Türkülerin dilinde, sazı Neşet'e sırdaş,
Bastırmıştı göğsüne, "Baba" diye sazı hoş!
Ayak dibine serin, baba canlısı; O Baş,
Ustaya saygı edip, câna; insanca yaklaş. .......kadiryeter

Sanki onun görevi mest etmek gönülleri
Kavrayınca dostunu inletirdi telleri
Şimdi yanık bağırlar onun ebedi yeri
Kuruldu baş köşeye, oldu misafire baş --------- gelin

Ateş, düştüğü yerde, can acır gönül inler,
“Gelin” acı haberle, Neşet’e yandı binler,
Anasızlık, fakirlik, babayla geçti günler,
O’da Veysel misâli, unutanlar yaktı; aş!. …….kadiryete

Mahşerdi, gerçek mahşer anlatmakla bilinmez
Anladık ve gördük ki sevgi kolay bulunmaz
Ne parayla, ne pulla bu itibar alınmaz
Gerekmezmiş kara göz, gerekmezmiş kalem kaş ------ gelin

Çarşamba günü defin, Sâlı'dan teslimdi can,
Ağladı bütün yurdum; Kars, Erzurum, Niğde, Van,
Sanatkâra saygıdır; anlasın artık İnsan,
Neş'et Ertaş Ustaya, ağladı; dağlar ve taş!. .......kadiryeter

Gelin Gülhani der ki dinlemekten usanmam
Adam gibi adama söyleyin nasıl yanmam
Yeri dolar desem de ümidim yok ,hiç sanmam
Şimdi daha çok gönle doluyor yavaş yavaş ------- gelin

“Ölmeyecek gibi koş” ömür boyunca dolaş,
Bağlama Neşet’le bir, dut kütüğü can yoldaş,
Sazına vurmak ne ki, içine doldu gardaş,
Dünyâ, kapı gibidir; ömrünce yon- yongalaş. …….kadiryeter

03 Ekim 2012
Kadir YETER / Zübeyde GÖKBULUT( gelin)

Kadir Baba teşekkürler, sanırım bitti. Paylaşabilirsiniz. Selâm ve saygılarımla

SUSTU BOZLAK

Derman geldi: Zübeyde, dermânı buldu: Neşet,
Sızılar, mızrab durdu, şair gönlüne defnet...
"Söz ölür, yazı kalır"; Kulaklarımda: Ertaş,
Saz kalır, türkü kalır, kaldırılınca naaş. .......kadiryeter

Gurbetin köşesinde garip garip gidene
Yüreği insan olan ağıt yakar, döker yaş
Köprü olur şiir, saz, bir ömür tüketene
Sarı siyah farketmez böyle olunur gardaş ------- gelin

Türkülerin dilinde, sazı Neşet'e sırdaş,
Bastırmıştı göğsüne, "Baba" diye sazı hoş!
Ayak dibine serin, baba canlısı; O Baş,
Ustaya saygı edip, câna; insanca yaklaş. .......kadiryeter

Sanki onun görevi mest etmek gönülleri
Kavrayınca dostunu inletirdi telleri
Şimdi yanık bağırlar onun ebedi yeri
Kuruldu baş köşeye, oldu misafire baş --------- gelin

Ateş, düştüğü yerde, can acır gönül inler,
“Gelin” acı haberle, Neşet’e yandı binler,
Anasızlık, fakirlik, babayla geçti günler,
O’da Veysel misâli, unutanlar yaktı; aş!. …….kadiryete

Mahşerdi, gerçek mahşer anlatmakla bilinmez
Anladık ve gördük ki sevgi kolay bulunmaz
Ne parayla, ne pulla bu itibar alınmaz
Gerekmezmiş kara göz, gerekmezmiş kalem kaş ------ gelin

Çarşamba günü defin, Sâlı'dan teslimdi can,
Ağladı bütün yurdum; Kars, Erzurum, Niğde, Van,
Sanatkâra saygıdır; anlasın artık İnsan,
Neş'et Ertaş Ustaya, ağladı; dağlar ve taş!. .......kadiryeter

Gelin Gülhani der ki dinlemekten usanmam
Adam gibi adama söyleyin nasıl yanmam
Yeri dolar desem de ümidim yok ,hiç sanmam
Şimdi daha çok gönle doluyor yavaş yavaş ------- gelin

“Ölmeyecek gibi koş” ömür boyunca dolaş,
Bağlama Neşet’le bir, dut kütüğü can yoldaş,
Sazına vurmak ne ki, içine doldu gardaş,
Dünyâ, kapı gibidir; ömrünce yon- yongalaş. …….kadiryeter

SUSTU BOZLAK

Derman geldi: Zübeyde, dermânı buldu: Neşet,
Sızılar, mızrab durdu, şair gönlüne defnet...
"Söz ölür, yazı kalır"; Kulaklarımda: Ertaş,
Saz kalır, türkü kalır, kaldırılınca naaş. .......kadiryeter

Gurbetin köşesinde garip garip gidene
Yüreği insan olan ağıt yakar, döker yaş
Köprü olur şiir, saz, bir ömür tüketene
Sarı siyah farketmez böyle olunur gardaş ------- gelin

Türkülerin dilinde, sazı Neşet'e sırdaş,
Bastırmıştı göğsüne, "Baba" diye sazı hoş!
Ayak dibine serin, baba canlısı; O Baş,
Ustaya saygı edip, câna; insanca yaklaş. .......kadiryeter

Sanki onun görevi mest etmek gönülleri
Kavrayınca dostunu inletirdi telleri
Şimdi yanık bağırlar onun ebedi yeri
Kuruldu baş köşeye, oldu misafire baş --------- gelin

Ateş, düştüğü yerde, can acır gönül inler,
“Gelin” acı haberle, Neşet’e yandı binler,
Anasızlık, fakirlik, babayla geçti günler,
O’da Veysel misâli, unutanlar yaktı; aş!. …….kadiryete

Mahşerdi, gerçek mahşer anlatmakla bilinmez
Anladık ve gördük ki sevgi kolay bulunmaz
Ne parayla, ne pulla bu itibar alınmaz
Gerekmezmiş kara göz, gerekmezmiz kalem kaş ------ gelin

Çarşamba günü defin, Sâlı'dan teslimdi can,
Ağladı bütün yurdum; Kars, Erzurum, Niğde, Van,
Sanatkâra saygıdır; anlasın artık İnsan,
Neş'et Ertaş Ustaya, ağladı; dağlar ve taş!. .......kadiryeter

Gelin Gülhani der ki dinlemekten usanmam
Adam gibi adama söyleyin nasıl yanmam
Yeri dolar desem de ümidim yok ,hiç sanmam
Şimdi daha çok gönle doluyor yavaş yavaş ------- gelin

SUSTU BOZLAK

Derman geldi: Zübeyde, dermânı buldu: Neşet,
Sızılar, mızrab durdu, şair gönlüne defnet...
"Söz ölür, yazı kalır"; Kulaklarımda: Ertaş,
Saz kalır, türkü kalır, kaldırılınca naaş. .......kadiryeter

Gurbetin köşesinde garip garip gidene
Yüreği insan olan ağıt yakar, döker yaş
Köprü olur şiir, saz, bir ömür tüketene
Sarı siyah farketmez böyle olunur gardaş ------- gelin

Türkülerin dilinde, sazı Neşet'e sırdaş,
Bastırmıştı göğsüne, "Baba" diye sazı hoş!
Ayak dibine serin, baba canlısı; O Baş,
Ustaya saygı edip, câna; insanca yaklaş. .......kadiryeter

Sanki onun görevi mest etmek gönülleri
Kavrayınca dostunu inletirdi telleri
Şimdi yanık bağırlar O'nun ebedi yeri
Kuruldu baş köşeye, oldu misafire baş --------- gelin

Ateş, düştüğü yerde, can acır gönül inler,
“Gelin” acı haberle, Neşet’e yandı binler,
Anasızlık, fakirlik, babayla geçti günler,
O’da Veysel misâli, unutanlar yaktı; aş!. …….kadiryete

Mahşerdi, gerçek mahşer anlatmakla bilinmez
Anladık ve gördük ki sevgi kolay bulunmaz
Ne parayla, ne pulla bu itibar alınmaz
Gerekmezmiş kara göz, gerekmezmiz kalem kaş ------ gelin

Çarşamba günü defin, Sâlı'dan teslimdi can,
Ağladı bütün yurdum; Kars, Erzurum, Niğde, Van,
Sanatkâra saygıdır; anlasın artık İnsan,
Neş'et Ertaş Ustaya, ağladı; dağlar ve taş!. .......kadiryeter

SUSTU BOZLAK

Derman geldi: Zübeyde, dermânı buldu: Neşet,
Sızılar, mızrab durdu, şair gönlüne defnet...
"Söz ölür, yazı kalır"; Kulaklarımda: Ertaş,
Saz kalır, türkü kalır, kaldırılınca naaş. .......kadiryeter

Gurbetin köşesinde garip garip gidene
Yüreği insan olan ağıt yakar, döker yaş
Köprü olur şiir, saz, bir ömür tüketene
Sarı siyah farketmez böyle olunur gardaş ------- gelin

Türkülerin dilinde, sazı Neşet'e sırdaş,
Bastırmıştı göğsüne, "Baba" diye sazı hoş!
Ayak dibine serin, baba canlısı; O Baş,
Ustaya saygı edip, câna; insanca yaklaş. .......kadiryeter

Sanki onun görevi mest etmek gönülleri
Kavrayınca dostunu inletirdi telleri
Şimdi yanık bağırlar O'nun ebedi yeri
Kuruldu baş köşeye, oldu misafire baş --------- gelin

Ateş, düştüğü yerde, can acır gönül inler,
“Gelin” acı haberle, Neşet’e yandı binler,
Anasızlık, fakirlik, babayla geçti günler,
O’da Veysel misâli, unutanlar yaktı; aş!. …….kadiryete

Mahşerdi, gerçek mahşer anlatmakla bilinmez
Anladık ve gördük ki sevgi kolay bulunmaz
Ne parayla, ne pulla bu itibar alınmaz
Gerekmezmiş kara göz, gerekmezmiz kalem kaş ------ gelin

SUSTU BOZLAK

Derman geldi: Zübeyde, dermânı buldu: Neşet,
Sızılar, mızrab durdu, şair gönlüne defnet...
"Söz ölür, yazı kalır"; Kulaklarımda: Ertaş,
Saz kalır, türkü kalır, kaldırılınca naaş. .......kadiryeter

Gurbetin köşesinde garip garip gidene
Yüreği insan olan ağıt yakar, döker yaş
Köprü olur şiir, saz bir ömür tüketene
Sarı siyah farketmez böyle olunur gardaş ------- gelin

Türkülerin dilinde, sazı Neşet'e sırdaş,
Bastırmıştı göğsüne, "Baba" diye sazı hoş!
Ayak dibine serin, baba canlısı; O Baş,
Ustaya saygı edip, câna; insanca yaklaş. .......kadiryeter

Sanki onun görevi mest etmek gönülleri
Kavrayınca dostunu inletirdi telleri
Şimdi yanık bağırlar O'nun ebedi yeri
Kuruldu baş köşeye, oldu misafire baş --------- gelin

Ateş, düştüğü yerde, can acır gönül inler,
“Gelin” acı haberle, Neşet’e yandı binler,
Anasızlık, fakirlik, babayla geçti günler,
O’da Veysel misâli, unutanlar yaktı; aş!. …….kadiryeter

Neşet Ertaş ve S.S.
http://www.edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=104989

SUSTU BOZLAK

Derman geldi: Zübeyde, dermânı buldu: Neşet,
Sızılar, mızrab durdu, şair gönlüne defnet...
"Söz ölür, yazı kalır"; Kulaklarımda: Ertaş,
Saz kalır, türkü kalır, kaldırılınca naaş. .......kadiryeter

Gurbetin köşesinde garip garip gidene
Yüreği insan olan ağıt yakar, döker yaş
Köprü olur şiir, saz bir ömür tüketene
Sarı siyah farketmez böyle olunur gardaş ------- gelin

Türkülerin dilinde, sazı Neşet'e sırdaş,
Bastırmıştı göğsüne, "Baba" diye sazı hoş!
Ayak dibine serin, baba canlısı; O Baş,
Ustaya saygı edip, câna; insanca yaklaş. .......kadiryeter

Sanki onun görevi mest etmek gönülleri
Kavrayınca dostunu inletirdi telleri
Şimdi yanık bağırlar O'nun ebedi yeri
Kuruldu baş köşeye, oldu misafire baş --------- gelin

SUSTU BOZLAK

Derman geldi: Zübeyde, dermânı buldu: Neşet,
Sızılar, mızrab durdu, şair gönlüne defnet...
"Söz ölür, yazı kalır"; Kulaklarımda: Ertaş,
Saz kalır, türkü kalır, kaldırılınca naaş. .......kadiryeter

Gurbetin köşesinde garip garip gidene
Yüreği insan olan ağıt yakar, döker yaş
Köprü olur şiir, saz bir ömür tüketene
Sarı siyah farketmez böyle olunur gardaş ------- gelin

Türkülerin dilinde, sazı Neşet'e sırdaş,
Bastırmıştı göğsüne, "Baba" diye sazı hoş!
Ayak dibine serin, baba canlısı; O Baş,
Ustaya saygı edip, câna; insanca yaklaş. .......kadiryeter

Teşekkürler Kadir Baba, saygılar


SUSTU BOZLAK

Derman geldi: Zübeyde, dermânı buldu: Neşet,
Sızılar, mızrab durdu, şair gönlüne defnet...
"Söz ölür, yazı kalır"; Kulaklarımda: Ertaş,
Saz kalır, türkü kalır, kaldırılınca naaş. .......kadiryeter

Gurbetin köşesinde garip garip gidene
Yüreği insan olan ağıt yakar, döker yaş
Köprü olur şiir, saz bir ömür tüketene
Sarı siyah farketmez böyle olunur gardaş ------- gelin

Aynen Kadir Baba, dinlemekten asla bıkmadığım ve hayranı olduğum diğer bir yürek de Veysel Baba'ydı. Yürekleri güzel, yorumları farklı, sözleri anlamlı...
Böylesi yüreklere ihtiyacı var Türkiye'nin, parçalayıcı değil, bütünlüğe önem veren bir anlayış, saygı uyandırıyor elbet.
Kadir Baba yüreği gibi. Allah'a emanet olunuz.

Yazının her bir satırına birer damla gözyaşı düşürdüğüm yeter mi?...

Aşık Veysel'e döktüğüm gibi... Mart,1973'den beri, bu ikinci!... vücûdumdan boşalan üzüntü terini Siz tahmin edin, Saygıdeğer Ustam...

Hürmetle Selâm ederim.

kadiryeter Kadir Yeter.
25.9.2012 Sâlı. TRABZON.

w.edebiyatdefteri.com/siir/649684/neset-ertas-a-cagri
ZÜBEYDE GÖKBULUT (Zübeyde Gökbulut)'a cevâben

Kaynak bilgi için kendime not aldım:



"Zübeyde Gökbulut 25.09.2012 16:15:56

Şu an pencerem açık ve tüm şehirde Neşet Türküleri çınlatıyor ortalığı. Bu şehir seni unutmayacak Usta. Türk Halk Müziği sevenler seni unutmayacak. Nur içinde yat babanın ayak ucunda...

KİMDİR NEŞET ERTAŞ?

Bağlamayla çocukken tanıştı

Kırşehir'in Çiçekdağ ilçesinde doğan ve Kırşehir'in Abdalları'ndan olan Ertaş, keman ve bağlama çalmayı 5-6 yaşlarında öğrendi.
Annesinin vefatından sonra Orta Anadolu Türkmen/Abdal Müziği geleneğinin bilinen en güçlü temsilcilerinden biri ve en büyük bozlak ustası babası Muharrem Ertaş ile yöredeki düğünlerde saz çalıp, türkü söylemeye başlayan Ertaş'ın etkilendiği tek kişi babası Muharrem Ertaş oldu.
Ertaş, 14 yaşında İstanbul'a giderek babasına ait ''Neden Garip Garip Ötersin Bülbül'' türküsünün adını verdiği ilk plağını çıkardı. Çok beğenilen bu plağı, diğer plak, kaset ve konserler takip etti.
'Hepimiz bu devletin sanatçısıyız'
Sağlık sorunları nedeniyle 1979'da Almanya'ya gitmek zorunda kaldı. Çocuklarının eğitimi ve sanatsal çalışmalarından dolayı 23 yıl Almanya'da kalan büyük ozan, 2000 yılında İstanbul'da verdiği konserle Türkiye'deki sahne hayatına geri döndü.
İzmir'e yerleşen ''Bozkırın tezenesi'', Süleyman Demirel'in cumhurbaşkanlığı döneminde kendisine sunulan ''Devlet Sanatçısı'' unvanını, ''Hepimiz bu devletin sanatçısıyız, ayrıca bir devlet sanatçısı sıfatı bana ayrımcılık geliyor'' diyerek kabul etmedi.
Ozana, 2006 yılında TBMM tarafından Üstün Hizmet Ödülü verildi. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO da 2010 yılında Ertaş'ı ''Yaşayan İnsan Hazinesi'' olarak ilan etti.
Ünlüler türkülerini seslendirdi
Yıllar önce ''Kırşehirli Mahalli Sanatçı'' olarak bilinen Neşet Ertaş, türküleri, saz çalışı, sazının göğsünü adeta darbuka gibi kullanışı ile büyük beğeni topladı. Her yaştan dinleyene ulaşan Ertaş, samimi haliyle de gönüllerde taht kurdu.
Ertaş'ın çok sayıdaki türküsü Barış Manço, Cem Karaca, Selda Bağcan, Zeki Müren başta olmak üzere pek çok ünlü isim tarafından da seslendirildi. Son yıllarda sağlık sorunları nedeniyle İzmir ve İstanbul'da tedavi gören, çeşitli operasyonlar geçiren Ertaş, önceki hafta rahatsızlanarak yakınları tarafından Medical Park İzmir Hastanesi'ne kaldırılan ve onkoloji servisinde tedavi altına alınan, dün ise ''primer hastalığı'' yoğun bakım servisine kaldırılan Ertaş, hayatını kaybetti.

İleri bir kanseri vardı
Ertaş'ın tedavisini yapan hastanenin Onkoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ahmet Uğur Yılmaz da, ünlü halk ozanının iki senedir hastalığı nedeniyle takip edildiğini ifade etti. Yılmaz, ''İleri bir kanseri vardı. 10 Eylül'de hastanemize yatmıştı. Gereken tedaviler yapıldı ama durumunda iyileşme olmayınca pazar günü yoğun bakıma alındı. Bu sabah 08.45'te kendisini kaybettik'' şeklinde konuştu.
74 yaşındaki Ertaş'ı tedavisi süresince eşi Seyhan, çocukları Döne, Canan ve Hüseyin Ertaş yalnız bırakmadı.
İzmir'de tedavi gördüğü hastanede vefat eden Türk Halk Müziği sanatçısı ve söz yazarı Neşet Ertaş'ın, memleketi Kırşehir'de toprağa verileceği bildirildi.
Ertaş'ın menajeri Gülsüm Sarıkaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Ertaş'ı kaybetmenin üzüntüsünü yaşadıklarını belirtti.
Sarıkaya, Neşet Ertaş'ın halk ozanı olan babası Muharrem Ertaş'ın Kırşehir'deki mezarının yanına defnedilmek istediğini dile getirerek, ''Ertaş, babasının yanına defnedilmek istediğini söylemişti. Cenaze Kırşehir'de toprağa verilecek'' dedi.
Bu arada, Ertaş'ın hayatını kaybettiğini öğrenen sevenleri ve hemşehrileri Medical Park İzmir Hastanesi önünde toplanmaya başladı. Vatandaşların oldukça üzgün oldukları gözlendi.
'Babamın avucuna defnedin'
Neşet Ertaş'ın oğlu Hüseyin Ertaş, Medical Park İzmir Hastanesi'nde düzenlenen basın toplantısında, acılarının çok taze olduğunu söyledi.
Babasının Türkiye'ye malolmuş bir sanatçı olduğunu kaydeden Ertaş, ''Bizim babamızda ama Türkiye'nin abisi, babası, kardeşiydi. Cenazesini Kırşehir'e götüreceğiz. Babası Muharrem Ertaş'ın yanına defnedilmeyi istemişti. En kısa zamanda cenazeyi götüreceğiz'' dedi.
Neşet Ertaş'ın kardeşi Necati Ertaş ise, abisinin Kırşehir'de defnedileceğini kaydederek, ''(Babamın avucuna defnedin) demişti'' ifadelerini kullandı.
Mezarı hazırlanıyor
Neşet Ertaş'ın, memleketi Kırşehir'de hüzün var.
Kırşehir Belediyesi, sanatçının babası Muharrem Ertaş'ın mezarının da bulunduğu Bağbaşı Mezarlığı'ndaki mezar açma çalışmalarını sürdürüyor. Sanatçının, Bağbaşı Mahallesi'nde 16 yıl yaşadığı evde de bakım yapılıyor.
'Mahallemizin babasıydı'
Neşet Ertaş'ın İzmir'de oturduğu mahallede de hüzün hakim.
Ertaş'ın komşusu Kezban Gürsoy, 'Yürüyecek hali kalmamıştı. Konuşucak durumu da yoktu. Bize 'hakkınızı helal edin' dedi. Mahallemizin babasıydı, babamızı kaybettik. Sürekli ağlıyoruz. Onun adını mahallemizde yaşatacağız' dedi.
Bozkırın sesi kısıldı
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Neşet Ertaş'ın ölümüyle bozkırın sesinin kısıldığını ve Türk Halk Müziği'nde bir dönemin kapandığını ifade ederek, ''Bozkırın tezenesinin Türk kültürüne verdiği hizmet hiçbir zaman unutulmayacak'' dedi.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''Bozkırın Tezenesi bil ki sazınla, sözünle öyle temiz bir hatıra bıraktın ki gönlümüz hep seni arayacak'' ifadelerini kullandı.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, yıllardır söylediği türkülerle gönüllerde taht kuran, 7'den 70'e herkesin beğenisini kazanan, Anadolu'nun sesini gurbete taşıyan Neşet Ertaş'ın kıymeti ve yokluğunun, ölümünden sonra çok daha fazla hissedileceğini bildirdi.

alıntı

****************

Yalan dünya bu kadar mı yalandın
Her beden yürüyen ölüymüş meğer
Güya kendi yörüngende dolandın
Sana bel bağlayan deliymiş meğer(Z.G)

25 EYLÜL 2012 tarihinde aramızdan ayrılan
Bozlak türkülerinin ustası Değerli Ozan Neşet Ertaş'a Allah'tan rahmet yakınlarına ve sevenlerine baş sağlığı diliyorum."

Şu an pencerem açık ve tüm şehirde Neşet Türküleri çınlatıyor ortalığı. Bu şehir seni unutmayacak Usta. Türk Halk Müziği sevenler seni unutmayacak. Nur içinde yat babanın ayak ucunda...

KİMDİR NEŞET ERTAŞ?

Bağlamayla çocukken tanıştı

Kırşehir'in Çiçekdağ ilçesinde doğan ve Kırşehir'in Abdalları'ndan olan Ertaş, keman ve bağlama çalmayı 5-6 yaşlarında öğrendi.
Annesinin vefatından sonra Orta Anadolu Türkmen/Abdal Müziği geleneğinin bilinen en güçlü temsilcilerinden biri ve en büyük bozlak ustası babası Muharrem Ertaş ile yöredeki düğünlerde saz çalıp, türkü söylemeye başlayan Ertaş'ın etkilendiği tek kişi babası Muharrem Ertaş oldu.
Ertaş, 14 yaşında İstanbul'a giderek babasına ait ''Neden Garip Garip Ötersin Bülbül'' türküsünün adını verdiği ilk plağını çıkardı. Çok beğenilen bu plağı, diğer plak, kaset ve konserler takip etti.
'Hepimiz bu devletin sanatçısıyız'
Sağlık sorunları nedeniyle 1979'da Almanya'ya gitmek zorunda kaldı. Çocuklarının eğitimi ve sanatsal çalışmalarından dolayı 23 yıl Almanya'da kalan büyük ozan, 2000 yılında İstanbul'da verdiği konserle Türkiye'deki sahne hayatına geri döndü.
İzmir'e yerleşen ''Bozkırın tezenesi'', Süleyman Demirel'in cumhurbaşkanlığı döneminde kendisine sunulan ''Devlet Sanatçısı'' unvanını, ''Hepimiz bu devletin sanatçısıyız, ayrıca bir devlet sanatçısı sıfatı bana ayrımcılık geliyor'' diyerek kabul etmedi.
Ozana, 2006 yılında TBMM tarafından Üstün Hizmet Ödülü verildi. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO da 2010 yılında Ertaş'ı ''Yaşayan İnsan Hazinesi'' olarak ilan etti.
Ünlüler türkülerini seslendirdi
Yıllar önce ''Kırşehirli Mahalli Sanatçı'' olarak bilinen Neşet Ertaş, türküleri, saz çalışı, sazının göğsünü adeta darbuka gibi kullanışı ile büyük beğeni topladı. Her yaştan dinleyene ulaşan Ertaş, samimi haliyle de gönüllerde taht kurdu.
Ertaş'ın çok sayıdaki türküsü Barış Manço, Cem Karaca, Selda Bağcan, Zeki Müren başta olmak üzere pek çok ünlü isim tarafından da seslendirildi. Son yıllarda sağlık sorunları nedeniyle İzmir ve İstanbul'da tedavi gören, çeşitli operasyonlar geçiren Ertaş, önceki hafta rahatsızlanarak yakınları tarafından Medical Park İzmir Hastanesi'ne kaldırılan ve onkoloji servisinde tedavi altına alınan, dün ise ''primer hastalığı'' yoğun bakım servisine kaldırılan Ertaş, hayatını kaybetti.

İleri bir kanseri vardı
Ertaş'ın tedavisini yapan hastanenin Onkoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ahmet Uğur Yılmaz da, ünlü halk ozanının iki senedir hastalığı nedeniyle takip edildiğini ifade etti. Yılmaz, ''İleri bir kanseri vardı. 10 Eylül'de hastanemize yatmıştı. Gereken tedaviler yapıldı ama durumunda iyileşme olmayınca pazar günü yoğun bakıma alındı. Bu sabah 08.45'te kendisini kaybettik'' şeklinde konuştu.
74 yaşındaki Ertaş'ı tedavisi süresince eşi Seyhan, çocukları Döne, Canan ve Hüseyin Ertaş yalnız bırakmadı.
İzmir'de tedavi gördüğü hastanede vefat eden Türk Halk Müziği sanatçısı ve söz yazarı Neşet Ertaş'ın, memleketi Kırşehir'de toprağa verileceği bildirildi.
Ertaş'ın menajeri Gülsüm Sarıkaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Ertaş'ı kaybetmenin üzüntüsünü yaşadıklarını belirtti.
Sarıkaya, Neşet Ertaş'ın halk ozanı olan babası Muharrem Ertaş'ın Kırşehir'deki mezarının yanına defnedilmek istediğini dile getirerek, ''Ertaş, babasının yanına defnedilmek istediğini söylemişti. Cenaze Kırşehir'de toprağa verilecek'' dedi.
Bu arada, Ertaş'ın hayatını kaybettiğini öğrenen sevenleri ve hemşehrileri Medical Park İzmir Hastanesi önünde toplanmaya başladı. Vatandaşların oldukça üzgün oldukları gözlendi.
'Babamın avucuna defnedin'
Neşet Ertaş'ın oğlu Hüseyin Ertaş, Medical Park İzmir Hastanesi'nde düzenlenen basın toplantısında, acılarının çok taze olduğunu söyledi.
Babasının Türkiye'ye malolmuş bir sanatçı olduğunu kaydeden Ertaş, ''Bizim babamızda ama Türkiye'nin abisi, babası, kardeşiydi. Cenazesini Kırşehir'e götüreceğiz. Babası Muharrem Ertaş'ın yanına defnedilmeyi istemişti. En kısa zamanda cenazeyi götüreceğiz'' dedi.
Neşet Ertaş'ın kardeşi Necati Ertaş ise, abisinin Kırşehir'de defnedileceğini kaydederek, ''(Babamın avucuna defnedin) demişti'' ifadelerini kullandı.
Mezarı hazırlanıyor
Neşet Ertaş'ın, memleketi Kırşehir'de hüzün var.
Kırşehir Belediyesi, sanatçının babası Muharrem Ertaş'ın mezarının da bulunduğu Bağbaşı Mezarlığı'ndaki mezar açma çalışmalarını sürdürüyor. Sanatçının, Bağbaşı Mahallesi'nde 16 yıl yaşadığı evde de bakım yapılıyor.
'Mahallemizin babasıydı'
Neşet Ertaş'ın İzmir'de oturduğu mahallede de hüzün hakim.
Ertaş'ın komşusu Kezban Gürsoy, 'Yürüyecek hali kalmamıştı. Konuşucak durumu da yoktu. Bize 'hakkınızı helal edin' dedi. Mahallemizin babasıydı, babamızı kaybettik. Sürekli ağlıyoruz. Onun adını mahallemizde yaşatacağız' dedi.
Bozkırın sesi kısıldı
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Neşet Ertaş'ın ölümüyle bozkırın sesinin kısıldığını ve Türk Halk Müziği'nde bir dönemin kapandığını ifade ederek, ''Bozkırın tezenesinin Türk kültürüne verdiği hizmet hiçbir zaman unutulmayacak'' dedi.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''Bozkırın Tezenesi bil ki sazınla, sözünle öyle temiz bir hatıra bıraktın ki gönlümüz hep seni arayacak'' ifadelerini kullandı.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, yıllardır söylediği türkülerle gönüllerde taht kuran, 7'den 70'e herkesin beğenisini kazanan, Anadolu'nun sesini gurbete taşıyan Neşet Ertaş'ın kıymeti ve yokluğunun, ölümünden sonra çok daha fazla hissedileceğini bildirdi.

alıntı

****************

Yalan dünya bu kadar mı yalandın
Her beden yürüyen ölüymüş meğer
Güya kendi yörüngende dolandın
Sana bel bağlayan deliymiş meğer(Z.G)


25 EYLÜL 2012 tarihinde aramızdan ayrılan
Bozlak türkülerinin ustası Değerli Ozan Neşet Ertaş'a Allah'tan rahmet yakınlarına ve sevenlerine baş sağlığı diliyorum.

Kadir Baba, vefalı yüreğiniz var olsun. Saygım sonsuz
Şiir erken yazılmış değil, aslında geç bile kalınmış. Ölmüş birisine çağrıda bulunabilir miyiz zaten gelemez. Son günlerini bari kendi ilinde geçirmesi arzusu ile kaleme aldım hastalık haberini duyunca. Bir yorumdu aslında
Rahmetli Şemsi Yastıman'nın gurbette ölüp, gurbette gömüldüğü gibi olmasın istedim. Şimdi mezarını getirelim mi, getirmeyelim mi tartışmaları yapılıyor ...

Selâm ve saygılarımla